Hafız'dan Eluard'a hep aynı şarkı

Zaman zaman 'bu nasıl bir dünya, ne oldu bu insanların vicdanına, acaba bu karanlığın sonu hiç gelmeyecek mi" diye kendi kendimizle konuşur ve müthiş umutsuzluk anları yaşarız.İşte şu günlerde böylesine haller içindeyim, öyle ki bazı anlarda bırakın konuşmayı nefes almayı bile neredeyse yük olarak görmeye başlıyorum.Ve her zaman olduğu gibi yine tek teselli kaynağım şiirler ve şarkılar Bir haftadır ara ara Hafız'ın Divanını okuyorum, rastgele bir sayfayı açıyorum ve şu dizeler beni alıp götürüyor:Gayb perdesinin ardında gizlenen umut sabahıSöyle de dışarı çıksın zira karanlık geçip gittiO uzun gecelerin perişanlığı ve gönül derdiHepsi sevgilinin zülfünün gölgesinden geçip gittiZaman sözünü tutmadığından inanmıyorum henüzO keder hikayesi sevgilinin saltanatından geçip gittiHer ne kadar kimse Hafız'ı hesaba katmadıysa daŞükürler olsun ki o sonsuz sıkıntı da bitti gittiEvet zor zamanlardan geçiyoruz ve bu ülkenin başına gelenler hepimizi mutsuz ediyor. Ama biliyoruz ki bu dünyada gece sonsuza dek sürmüyor. Acılar her gün katlanarak çekilmez olsa da 'her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı' olacaktır. Gün gelecek tıpkı Hafız'ın şiirinde olduğu gibi "Şükürler olsun ki o sonsuz sıkıntı da bitti gitti" dizelerini yeniden okuyacağız.Henüz gecenin bittiği yerde değiliz belki ama her şeye rağmen, bugünlerde Hafız'ın Divan'ını okumaya devam etmekte yarar var.Eğer Hafız okurken, bir taraftan da Paul Eluard'ın mısralarında hayat bulan, Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday ikilisinin çevirisi ile edebiyatımıza kazandırılan, Zülfü Livaneli'nin bestesi ile dillerden düşmeyen, bir dönem mırıldanması dahi sakıncalı görülen "Ey Özgürlük" şarkısını dinlerseniz, gecenin sonu eminim daha da yakın olacaktır.İnsanlığın en önemli değerini, özgürlüğü anlatan bu şiir, insanın en derin ve vazgeçilmez arzusunu konu edindiği için bütün dönemlerde dillerden hiç düşmemiştir. Bilindiği gibi