İsrail ve Hamas, ABD Başkanı Donald Trump'ın arabuluculuğunda hazırlanan 20 maddelik Gazze ateşkes planına imza attı. Anlaşma, İsrail hükümetinin onayının ardından resmen yürürlüğe girdi.
Ve sonunda küresel vicdan galip geldi, barış için ilk adım atılmış oldu. Bu çerçevede geç de olsa Amerika, Mısır, Katar ve Türkiye'nin katkılarını bir yere not etmekte yarar var.
Evet barış sağlandı ama buraya nasıl gelindiğini de unutmamak gerekiyor. İsrail bütün dünyanın gözü önünde açık bir soykırım gerçekleştirdi, Gazze'de yüz bine yakın insanı katletti, çocukları, bebekleri, kadınları bombalarla parçaladı. Bu, insanlık tarihine Siyonizm'in en şeytani soykırımı olarak yazılacaktır.
Her şeye rağmen 'barış' önemlidir ama bu, katliamlara sessiz kalan, "Netenyahu ölüm çetesi"nin soykırımına fiilen ortak olan Batılı iktidarların günahını asla temize çıkarmaz.
Neyse ki dünyada bu insanlık suçu karşısında yüreği yanan ve katillere isyan eden milyonlarca vicdanlı insanlar var. Onlar, iktidarların baskılarına, soykırımı göre göre İsrail'e silah satan, ticari ilişkilerini sürdüren ülkelerin aymazlıklarına karşı direndiler, hapse atılmak pahasına "özgür Filistin" çığlığını yükseltmeye devam ettiler.
En son "Sumud küresel özgürlük filosu", ölümü göze alarak Gazze kıyılarına ulaşmayı başardı ama İsrail yeni bir saldırganlık suçu işleyerek Gazze'ye insani yardımı engelledi. Yine de Sumud'un insanlığın vicdanını ayağa kaldırmasına engel olamadı…
Bu barışla birlikte, insanlık vicdanında bir kahramanlık fotoğrafı olarak ortaya çıkan Greta Thunberg'i de selamlamak gerekiyor. Thunberg, İsrail tarafından büyük eziyetlere maruz kalmasına rağmen, hiç öyle rol yapma gereği duymadan "Bizim ne yaşadığımız önemli değil, biz buraya Gazze'ye yardım ulaştırmak için geldik, önemli olan budur" diyerek, kelimenin tam anlamıyla bir "iyi insan" örneği sergiledi. Bu arada, Türkiye'den katılan bazı sivillerin propaganda hevesleri de tarihe kaydedilmiş oldu.
Thunberg'in adeta bir manifesto niteliği taşıyan şu sözlerini kaydetmenin bir insanlık görevi olduğunu söyleyelim: "Tüm dünya bunun 7 Ekim 2023'te başlamadığını biliyor. İsrail'in bu savaş suçları, hükümetlerin ve medyanın yardımı ve meşrulaştırmalarıyla oldu. İşte insanların odaklanması gereken hikâye bu. İsrail'in yaptığı esas olarak bizi uluslararası sularda yasadışı bir şekilde kaçırmak ve hapishanelerde kötü muamele etmek değildi; asıl yaptığı, Gazze'ye insani yardımın girmesini engelleyerek uluslararası hukuku ihlal etmekti. Ayrıca, İsrail tarafından hapse atılmamızda hükümetlerimizin doğrudan payı olduğunu belirtmek istiyorum. Sürekli olarak insan haklarını ve uluslararası hukuku korumanın ve Gazze'ye yardım ulaştırmanın öneminden bahsediyorlar. Ve sonra biz onların yapması gereken işi yaparken, tamamen barışçıl ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde tam da bunu yapmaya çalışırken, güvenliği sağlamayı başaramıyorlar. Devletlerin soykırımdaki ortaklıklarına son verme konusunda yasal bir yükümlülüğü vardır ve şu anda bunu yapma konusundaki isteksizlik, insanlığa karşı bir suçtur. İsrail, soykırım propagandası nedeniyle öyle görünse de uluslararası hukuktan muaf değildir. Toy görülmeyi, adaletsizlik karşısında hiçbir şey yapmamayı tercih ederim. Bizim yanımızda hakikat, ahlak, uluslararası hukuk, adalet, sevgi, tarih, dünya dayanışması ve temel sağduyu var. Savaş suçlularının ise nefreti, yalanları ve silahları var. Adalet yerini bulacak. Özgür Filistin."