Dünyadan Geçerken

Bugünlerde devam eden 80. BM Genel Kurulu toplantılarının gündeminde ağırlıklı konu Filistin. Dünya devletleri bir araya geliyor ve meseleleri konuşuyor. Kim bilir bugüne kadar kaç sefer ele alındı Filistin meselesi ama çözüm çıkmadı. Ancak şimdi yeni ülkelerle birlikte Filistin'i devlet olarak tanıyan ülkelerin sayısı 154'e çıktı. İsrail'i kudurtan gelişme, suç ortağı Siyonistlere şiddetli tokattır. Son iki yılda şanlı bir tarih yazan aziz Gazze kahramanlarına selam olsun!

Yaşayan kıymetli şair yazar ağabeyim Nurettin Durman'ın toplu şiirlerinden meydana gelen Dünyadan Geçerken kitabından bahsedeceğim. Lakin öncesi var. 2001'de Anka Yayınları'ndan çıkan Filistin Şiirleri Antolojisi'nin mimarıdır büyüğümüz. Orada Türk ve Arap şairlerin seçme Filistin/Kudüs şiirleri bulunuyor. Güldestedeki şiirlerinden biri "Çocuk Vuruldu". Yürek yakıcı mısralar acılı: "Böyle giderse ben yokum/anaların ağıtları durmazsa/çocuklar güpegündüz/babalarının gözü önünde/kurşunlanırsa/bu zulüm ortadan kalkmazsa/yağmur yağmazsa/trenler zamanında kalkmazsa/yusufçuk kuşu eğer ötmezse/ben yokum…"

Çıra Edebiyat Yayınları'nın büyük hizmeti olan Dünyadan Geçerken iki büyük ciltten oluşuyor. Daha önce yayımlanmış şiir kitapları ve dergilerde bekleyen şiirler bir araya getirilmiş. 1963'te başlayan serüven. "Sunu"dan: "Tanrım;/Sen bilirsin içimdeki/İyilikleri kötülükleri:/Aczimden başka ne kaldı./Başka sığınacak bir kapı,/Bir Makam;/Bir tarla kuşu özgürlüğü." Bu şiirlerin özünde insan ve hayat var. Düşler ve gerçekler var. Acılar ve sevinçler var. Bir bakıma yaşananlara dair rehber-şiir kitabıdır Dünyadan Geçerken. Fani dünyayı terk ederken hepimiz az çok bir şeyler bırakırız. Ardımızdan gelecekler ve burada kalacaklar. Durman, bâki hakikatleri işaretliyor.

Nurettin ağabeyimizin heybesi her vakit iyilik doludur. Yıllar önceydi. Belki 20 yıl geçmiştir aradan. Merhum Olcay Yazıcı, Kubbealtı'na yanıma gelmişti. Sohbet ediyor, şiirlerden dem vuruyor, şairlerden bahsediyorduk. Durman'ın adı geçince "Nurettin abiyi çok seviyorum." demişti. Tasdik etmiştim: "Sevilmez mi Siması, mümin sıfatı taşıyor, yazdıklarında hicranımız, sürurumuz var. Daha ne olsun" Şairimizin sağlam bir dünya görüşü var. Buna rahatlıkla İslami bakış açısı diyebiliriz. Ama o bunu ideolojik üslupla yansıtmaz şiirine. Slogandan beridir. Zaman zaman bazı mısralarda kimliğini gösterir ancak bunu sıklıkla yapmaz. İster ki okuyucu şiirlerden ilham alsın, kılavuz mısralara yönelsin ve doğru yolu kendisi bulsun.

Onun Beylerbeyi'ndeki esnaflığı… Bir dükkândan ziyade bir edebiyat mahfili olan berber dükkânı… Cahit Zarifoğlu'nun, İsmet Özel'in ve diğer kalem erbabının takıldığı kutlu mekân ayrı bir hikâyedir. Ama biz şiirlerine odaklandık şimdi. "Anneme" şiirinde bir anne bu kadar mı güzel anlatılır: "Ey bizi yapayalnız bırakan/Ey dönüşsüz yoluna giden yolcu/Gözyaşlarımızda seni arıyorduk/Bilseydik döneceğini pınarlarca ağlardık"

Nurettin Durman'ın şiirinde hasret de var gurbet de… Aşk da var ayrılık acısı da: "Birinin çabası yaşamak/Biri kendine küsmüş/Biri yükseklere yükseklere/Biri sevdaya düşmüş." Şiirlerinde tarihin derinliğine uzanırız bazen. Kimi zaman da coğrafyanın enginliğine yayılırız: "Bu İstanbul ve Bağdat gidemedim ah Mekke". Umudunu yitirmeyen şairin "Eylül Risalesi"nde İsrail ve ABD gibi saldırgan ülkelere hücum var: "Ah eylül ah kara eylül/İnsanlar boğazlandıkça/Çocuklar ağladıkça utanıyorum/Bombalar patladıkça evlerin üstünde/Kimyasal silahlar atıldıkça utanıyorum/Çaresi yok ayağa kalkmalıyım/İnsanım, dağ ve çiçek tutkularımdandır/Aşılmaz bir yanım kalmıştır mutlaka."