Cemil Meriç ve Dergilere Bakış

Dergilerin kültür hayatımızdaki yerini en iyi tarif eden aydınımız Cemil Meriç'tir. Ona göre "dergiler, hür tefekkürün kaleleri"dir.

Kültür hayatını canlı ve dinamik tutan kaynakların başında kitap geliyorsa hemen ardından dergileri görüyoruz. Çocukluğumuzdan beri elimizden tutup bizi kütüphanelerin yüksek raflarına yükselten kutlu nesnelerdir dergiler. Fikir ve sanat denizine akıp giden gümrah nehirlerdir mecmualarımız. Esasen tarih boyunca bu böyle olmuştur. Hangimiz ilkokul yıllarında bir çocuk dergisi okumadık ki… O dergiler sayesinde şiir, hikâye, romanla ve genel olarak kitap, edebiyat ve kültürle tanış olmadık mı O masum sayfalarındaki masallar, çizgi romanlar, fıkralar, bulmacalar, bilmeceler bizi düşünce semasına doğru kanatlandırmadı mı Bu hakikat bugün de geçerli. Çocuklarımız için dergiler belirleyici, eğitici, öğretici ve keyiflendiricidir. Sadece çocuklar için mi Yolu dergilerden geçmeyen kalem erbabı, edebiyat âleminde tutunamıyor, bu zor yarışta nefesi hemen kesiliveriyor. Bu bakımdan düşünmeyle ve yazmayla derdi olanların dergilerle de arayı iyi tutması gerekiyor. Haydi dergi sevdalısı merhum Asım Gültekin'e bu vesile ile bir rahmet okuyalım. O mübarek insan derdi ki: "Derdi olanın dergisi olur." Ömrünü dergilere adayan Asım'dan çok önce mütefekkirlerimiz, şair ve yazarlarımız, aydınlarımız da yönlerini dergilere çevirmiştir. Bir imtihan vesilesi sayılmış, bir süzgeç kabul edilmiştir. Dergilerde şiir ve yazıları yayımlananların rüştünü ispatladığı kabul edilir. Zira mecmuaların kılı kırk yaran editörleri var.

CEMİL MERİÇ NE DİYOR

Geçen gün merhum Cemil Meriç'in Bu Ülke'sini yeniden okudum. Yıllar önce okumuştum ama her okuyuşta yeni bir heyecan sarıyor sizi. Bu eseri okumayanlar, kütüphanesinde bulundurmayanlar mahrum kalmasın. Zira mütefekkirimizin baş eseridir ve kendisini Türkiye'de tanıtan ilk kitaptır. Bu Ülke'de farklı konular, muhtelif mevzular üzerinde duruyor Meriç. Bu arada dergilere de temas ediyor. Bir yerde "Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi. Belki serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekâlar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir dergi, vasiyetnâmesi, daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar."

Son yıllarda ülkemizde kapanan bazı dergilere üzülmemek elde mi Zira susmaları, kaybedilen bir fikir harbidir. Öyleyse mevcut dergileri yaşatmak herkesin görevi olmalı. Hepimizin vazifesi hatta vicdani mesuliyetidir. Meriç devam ediyor: "Bizde hazin bir kaderi var dergilerin; çoğu bir mevsim yaşar, çiçekler gibi. En talihlileri bir nesle seslenir. Eski dergiler, ziyaretçisi kalmayan bir mezarlık. Anahtarı kaybolmuş bir çekmece. Sayfalarına hangi hatıralar sinmiş, hangi ümitler, hangi heyecanlar gizlenmiş, merak eden yok." Büyük mustarip, dergilerin 'mektep dergi' olmasını arzu eder. Kalıcı, sürükleyici ve gelenekten geleceğe uzanan birer köprü olmasını diler. Haksız mı Nesiller arasındaki irfan köprüsü başka nasıl inşa edilecek Kitaplar ve dergilerle elbette… Kitaplar yine daha şanslı. Zira bir kenarda unutulsa da daha sonra yazarlarıyla birlikte keşfedilebilir. Dergi öyle değil ki Topu topu bir aylık ömrü var. Aylar kuşlar gibi hızla uçar gider. Her yayımlanan derginin ardından bir başkası gelmek zorunda. Biz şimdi kasım dergilerini okuyoruz ama dergiyi çıkaran kahramanlarımız, aralık ayının hazırlığına çoktan girişti bile. Ne diyelim, Cenab-ı Allah yâr ve yardımcıları olsun.

GENÇ DÜŞÜNCE

Mütefekkirimiz dergicilerin macerasını şöyle anlatıyor: "Şöhreti fethe koşan bir aydınlar ordusu. Kimi yarı yolda kalacak, kimi yol değiştirecektir bu akıncıların. Belki hiçbiri varamayacaktır hedefe. Genç düşünce, dergilerde kanat çırpar. Yasak bölge tanımayan bir tecessüs; tanımayan, daha doğrusu tanımak istemeyen. En çatık kaşlılarında bile insanı gülümseten bir 'itimât-ı nefs', dünyanın kendisiyle başladığını vehmeden bir saffet var. Tomurcukların vaitkâr gururu." Yeni dergi çıkarmanın keyfi, zevki ve heyecanı gibi bedeli de vardır şüphesiz. İyi bir hazırlık yapılmalı öncelikle. Büyük cehde, sarsılmaz inanca, olağanüstü ümide ve şaşmaz, sapmaz, ürkmez bir kararlılığa sahip olmalı dergiciler. Birkaç sayı için kollar sıvanmaz. Yüzleri, binleri bulmalı çıkan dergi sayısı. Onlarca sene okura kavuşmalı her ay iştiyakla, hevesle. O zaman dergiler 'mektep' olur.

AYDOS'TAN AY VAKTİ'NE

Dergiler hakkında bu kadar söz söyledikten sonra her ay inanılmaz bir azimle hazırlanan ve okuyucunun önüne konulan mecmualardan kısaca da olsa bahsetmemek olmaz. Elime ulaşan dergilerimizi alfabetik olarak sıraladım. Onlardan mecburen muhtasar şekilde bahsediyorum. Birer öncü olan yöneticilerine selam ediyorum. Kalemlerine, kelamlarına kuvvet. Aşkları, şevkleri her daim sürüp gitsin. Onlar hizmetlerine devam etsin ki, edebiyatımız da canlansın. Aydos'un kapağında Kudüs ve Filistinli çocuklar var. Yıkılan binalar arasında çocukların bitmeyen ümidi göz kamaştırıyor ve bize ümit bahşediyor. Kapak resmi mühim: "Görünmenin tek amaç hâline gelmeye başladığı bu berbat çağa hâkim olan zulüm, savaş, göç ve yalnızlık ikliminde kalemlerimizi bilemeye devam ediyoruz." Genel Yayın Yönetmeni Şeref Akbaba'nın üstün çabasıyla yayınına devam eden Ay Vakti'nde çağın dramı var: "Sumud İnsanlığın Ortak Vicdanı" Diğer dergi dosyaları: "Romanımızda Terör Romantizmi" ve "Hayat Dair İnişler ve Çıkışlar." Ayın Tarihi'nde kapak konusu: "Zaferin Adı Türkiye" Burada "Demokrasi ve Millî İrade Günü 15 Temmuz'a dair kıymetli yazılar, metinler yer alıyor.

BİZİM KÜLLİYE'DE SEYAHAT

Her dergi uzun, lezzetli, ürpertici ve ulu bir yolculuktur esasında. Sayfaları çevirdikçe farklı iklimlere ulaşır, değişik beldelerde gezinir dururuz. Elazığ'da Nazım Payam'ın yönetimindeki çıkan Bizim Külliye dergisinin kapak konusu: "Edebiyat ve Seyahat". Çok değerli şair ve yazarların gönül heybelerinden devşirdikleri hisler, hayaller, hakikatler ve sahici rüyalar, sayfa sayfa önümüze geliyor. Okuyarak bilgileniyor, malumat sahibi oldukça da yüreğimiz genişliyor.

ÇELEBİ'DE MİZAH

Tarih, kültür ve düşünce dergisi Çelebi, Gaziantep'te çıkıyor. Benim Anadolu dergilerine olan meylimi, yazılarımı takip eden okuyucular bilir. Zira taşrada dergi çıkarmak daha da zordur, çilelidir. İstanbul'da, Ankara'da kısmen muavinleriniz olabilir. Anadolu öyle mi Yardımcılarınız sınırlı, imkânınız bellidir. Çelebi'nin Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Şahin gayret timsali. Genç, donanımlı, azimli. İstanbul'da düzenlediğimiz "Eyüpsultan'ın Ebedî Sakinleri" toplantılarına Anadolu'dan ilk ses verendir Çelebi dergisinin yöneticileri. "Gaziantep'in Ebedî Sakinleri" büyük bir başarıyla ve örnek olacak şekilde devam ediyor. Aldığım müjdeye göre yakında bu toplantıların kitapları da çıkmaya başlıyor. Güzel ülkemize hizmet edenlerin kalemine kuvvet, ömrüne bereket. Sağ olsunlar, var olsunlar.

Millî Eğitim Bakanlığı tarafından çıkarılan Özel Eğitim Çocuk dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Otrar. Çocuklarımız için titizlikle hazırlanan dergide neler yok ki… Masallar, hikâyeler, şiirler, çocuklara gerekli olan bilgiler, çizgi romanlar, bilmeceler, bulmacalar, sorular ve cevaplar… Her sayfası resimli. Eğlendirirken öğreten, öğretirken eğlendiren dergidir Özel Eğitim Çocuk. Çocuklarınızı, yeğenlerinizi, torunlarınızı bu dergiye abone yaparak sevindirin.