Kürtler ne istiyor -3-
Değerli dostlar,
Bu ülkenin Kürtleri de, tıpkı Türkleri gibi, yekpâre değildir. Farklı inançlara, mezheplere ve yaşam biçimlerine sahiptirler.
Kürtlerin siyasi tercihleri de, talepleri de farklı farklıdır. Herkesin farklılığına şiddetterör devreye girmediği sürece saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Şiddetterör esas alınmadığı sürece bırakalım herkes kendi isteklerini ve taleplerini özgürce dile getirsin. İnanıyoruz ki makul çoğunluğun iradesi sonuçta galip gelecektir.
Kürtler arasında ayrı devlet isteyen yok mu Var elbette. Etnik temelde federasyon veya otonomi isteyen yok mu Var elbette. Ama emin olunuz ki bu tür talepte bulunan Kürtlerin sayısı azınlıktadır. Makul çoğunluk etnik ve siyasi bölücülüğe şiddetle karşıdır.
İşte biz Demokrasi ve Birlik Derneği olarak o makul çoğunluğun sesiyiz.
Biz etnik temelde ayrı bir devlet, federasyon ve otonomi taleplerini, millet olarak birliğimizi parçalayacak, bekamıza tehdit oluşturacak ve son kertede hepimize kaybettirecek girişimler olarak görüp reddediyoruz.
Hepimizi ortaklaştıracak ve hepimize kazandıracak formül şudur: Etnikçikavmiyetçi temeldeki idari yapılar yerine, hepimizi farklılıklarımızla olduğu gibi kabul eden ve cümlemizi temel hak ve özgürlüklerde eşitleyen bir idari yapının oluşturulması.
Hepimize ait tek devletimiz olsun. Ama bu devlet sonuna kadar demokrat ve özgürlükçü olsun.
Yeni bir anayasa bu yüzden olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.
Geliniz bu temeldeki bir anayasayı birlikte yaparak güçlü Türkiye'yi beraberce inşa edelim diyoruz.
Bu bahiste şu öneriyi de herkese salık veriyoruz: Diğer azınlıktaki Kürtlerin de şiddet ve terörle buluşmayan taleplerini düşmanca duygularla veya cezalandırıcı yöntemlerle bastırma yoluna gitmeden tolere etmesini bilirsek, yani dışlayıcı ve düşmanlaştırıcı bir anlayış ve tutumdan kaçınıp kucaklayan ve kendinden bilen bir anlayışta olursak, emin olunuz ki, o taleplerin hiç biri Türkiye için bir sorun teşkil etmezetmeyecektir.
Tam tersine birlikte bir arada oluşturacağımız eşitliğe ve kardeşliğe dayalı, özgürlükçülüğü esas alan demokratik ve birlikçi Türkiye modeliyle en ayrıksı ve bölücü düşünceler bile zaman içerisinde sönümlenip gidecektir.
Dışlayarak ve baskılayarak sadece sorunları büyütmüş ve kanatmış oluruz.
Geçmişten herkeshepimiz ders çıkarmalıyız.
Birbirimizi anlamaya yönelmeliyiz.
Birbirimize kulak vermeliyiz.
Birbirimizin acılarını paylaşmalıyız.
Acılarımızı yarıştıran değil ortaklaştıran bir anlayışla birbirimizle kucaklaşmalıyız.
Demokratik diyalogu esas almalıyız.
Sorunların çözümü için silahı ve şiddeti asla aklımızın ucundan dahi geçirmemeliyiz.
Sorunların çözümü için en doğru yöntemin, demokratik diyaloji yöntemi olduğunu hep birlikte kabul etmeliyiz.
Değerli kardeşlerim,
Birbirimize gözlerimizi ve kulaklarımızı kapatırsak yüreklerimiz birbirine hasım olur.
Birbirimizi gören gözlerimiz olsun, hatta birbirimiz için ağlayan gözlerimiz olsun bizim.
Birbirimizi her daim duyan kulaklarımız olsun, hatta en aykırı lafları duyduğumuzda bile dinlemeyi anlayışla sürdüren kulaklarımız olsun bizim.
Birbirini sevgiyle tutan ellerimiz olsun.
DEVLETİMİZE ÇAĞRIMIZDIR
Buradan devletimize sesleniyoruz:
Kazanımcı ve kucaklayıcı yeni bir anlayışı hızla hayata geçiriniz.
O eski Türkiye'nin yanlış ve zalimâne terörle mücadele yöntemlerinin oluşturduğu travmaları ve yıkımları telafi edecek yeni adımlar atınız.
Evlatları terörist olsa bile Kürt anne ve babaların acısını, kendi acınız biliniz. Onları sahipsiz bırakmayınız. Onlar onurlu vatandaşlarınız, aynı akideyi paylaştığınız kardeşlerinizdir sizin. Acılarını kendinizden bilip kucaklamazsanız, onları başkalarının kucağına itmiş olursunuz.
Onları dağda bulunan veya dağda ölen veya da cezaevinde yatan evlatları dolayısıyla dışlarsanız, onları acılarıyla baş başa bırakırsanız, onların acısını paylaşmayı bile fişlenme gerekçesi sayarsanız, terörün sosyolojik zeminini genişletmiş olursunuz.
Unutulmasın ki, terörle mücadelenin en önemli ayağını, kazanmak oluşturur. Kazanma yoluna gitmezseniz, hem kaybedersiniz hem kaybettirirsiniz.
Kürt kardeşlerinizi dinleyiniz. Onların sesine kulak veriniz. Bir sorunum veya derdim var diyorsa, şikayetim var diyorsa, istek ve talebim var diyorsa can kulağıyla dinleyiniz. "Ne sorunun var, benden ne eksiğin var ki ne talep edeceksin" diyen bir dil, bilesiniz ki kaybettiren bir dildir. Aman bundan sakınınız!
Kürtlerin siyasi ve idari temsiline önem veriniz. Kürtler söz ve karar sahibi olduklarına ve güçleriyle orantılı bir temsil hakkına sahip olduklarını görmeliler.
Bunu etnikçi bir temsil anlamında söylemediğimi belirtmek bile gereksiz.
Etnik kompartımancılık, ölümcül kimlik siyasetine dönüşürse, bu yeni çözülmelere ve çatışmalara sebebiyet verir. Allah muhafaza.
Devlet bürokrasisinde veya siyasi temsil düzeyinde bölgesel milliyetçilikten şehir milliyetçiliğine kayan eğilimler görüldüğünde ve Kürt olanların da dışlandığı algısı oluştuğunda bunun yol açabileceği sıkıntı trajik olabilir. Duygusal kopmalar zamanla fiziki kopmalara dönüşebilir. O yüzden temsilde adalet, pratikte gösterildiğinde güçlü bir tutkal vazifesi görür. Devlete ve ülkeye aidiyet ve sadakat duygusunu da pekiştirir.