Adaletten sapmamalıyız...

Herkes bilsin ki,

Bizim için yegâne ölçü, Kutsal Kitabımız Kur'an-ı Kerim'dir.

Bir de "yürüyen Kur'an" olarak tavsif edilen sevgililer sevgilisi yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed'dir (sav).

Bizim için asıl mihenk budur.

Gayrı ölçüler ve başkaca sözler bu asıl mihenge uyduğu sürece bizim için makbuldür.

Değilse bizim için yok hükmündedir.

Kur'an-ı Kerim'de adalet vurgusu nirengi bir öneme sahiptir.

O yüzden inananlar için adalet olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.

Bir kişi namaz kılabilir, oruç tutabilir, hacca gidebilir ama şayet adil değilse, iş ve işlemlerinde adaletten sapmışsa o kişi makbul biri değildir.

Bir başka deyişle tercihe şayan değildir.

Zorbalıkla hükmeden bir Müslüman asla adaletle hükmeden bir gayrı Müslime tercih edilemez.

Buradaki tercih iman ve küfür arasındaki bir tercih veya dinler arası bir tercih değil, adaletle zulüm arasında yapılan bir tercihtir.

Adaletli bir Hristiyanı zalim bir Müslümana tercih etmek, adaletin olduğu yerde zulmü tercih etmemek gerektiğini salık veren ilahi öğretinin esasını oluşturmaktadır.

Bir Müslüman her şeyden önce adaletli olacaktır.

Çünkü adil olmak herkesten çok ve herkesten önce bir Müslümana pek bir yakışır.

Kur'an hiçbir şekilde zulme ve zalimlere meyletmemeyi emreder.

"Zulme meylederseniz size ateş dokunur" diye uyarır.

O sebeptendir ki adalet yerini zulmü aynı dine, aynı ırka, aynı mezhebe, aynı partiye mensup olduğu için tercih edenlerin kendi inançlarını veya ölçülerini Kur'an'la test edip öyle konuşmaları gerekiyor.

Adalet söz konusu olduğunda tarafgirlik yapanlar, birilerine duydukları kin ve öfke dolayısıyla adaletsizliğe meyledenler evvela ilahi öğretimizin özünden saptıklarını bilmelidirler.

Sözünüzle de davranışlarınızla da adalet üzre olduğunuzu gösterdiğinizde inandığınız öğreti adına daha anlamlı ve gerekli olduğunuzu herkese göstermiş olursunuz.

Adaletin yeryüzünde temsilcileri olamayanların başka temsil iddiaları inandırıcılıktan yoksundur.

Peki, nedir adalet

Kutsal Kitabımızda adaletle ilgili ayetlerin toplamından çıkan anlam setlerine bir bakalım isterseniz. Bir bir sayıyorum: Düzen, denge, denklik, eşitlik, yalnızca gerçeğe uygun hükmetme, doğruluktan ve dürüstlükten ayrılmama, tarafsızlık, gerçeğin üzerini örtmeme, kayırmacılık yapmama, davranış ve hükümde doğru olma, hakka göre hakkaniyetle karar verme

Evet, özetlemek gerekirse, adaletin biricik ölçüsü ve yegâne dayanağı, hakkaniyettir.

Kişisel yakınlıklar veya aynı fırkadan olmak gibi sebeplerle karar ve hüküm verirken gerçeği ters yüz edenler veya suçlu oldukları bilindiği halde suçlulardan yana tavır takınanlar adaleti çiğneyen insanlardır.

Bu tür insanların savunuları sadece zarar verir.

Ve bu tür insanlar şahsi menfaatleri için her şeyi yapabilecek insanlar olarak görülüp reddedilmelidirler.

Bunları makbul görenlerin adalet davamıza ve adalet iddiamıza leke sürmekten başka bir işe yaramadıkları bilinmelidirler.

Bizler her daim ve her koşulda kendimizin aleyhine bile olsa hakkı ve adaleti ayakta tutan insanlar olmalıyız.

Adalet şiarımız yere düşürse diğer tüm iddialarımızın inandırıcılığı kalmaz.

Suçlu kim olursa olsun, hakkı ve hukuku kim çiğnemiş olursa olsun, kim kayırmacılık yaparak görevini suistimal etmiş olursa olsun, biz yalnızca hakkaniyete uygun bir biçimde adaleti tesis etmekle yükümlü olduğumuzu asla unutmamalıyız.

"Benim dinimdendir benim partimdendir benim ırkımdandır o halde onu savunmalıyım!" diyen bir anlayış, semtimize dahi uğramamalıdır.

"Benim yakınımdır, her işimi gören biridir, şahsi dostumdur, o yüzden savunmalıyım" diyen bir anlayış da yanımızdan bile geçmemelidir.

Böyle düşünenlerin bizden görünmeleri bilesiniz ki bize sadece zarar verir.

Biz adaleti en başköşeye oturtmuş bir siyasi hareketin kendisiyiz.

Kim ki adalet iddiamıza gölge düşürecek söz ve davranışlarda bulunuyorsa bilesiniz ki onlar bizi içimizden vuranlardır.

Cumhurbaşkanımızın adalet konusundaki hassasiyet apaçık iken, en yakınımdakiler bile olsalar suçluya ve mücrime gerekenin yapılmasına inandığımızı yüksek sesle dile getirmişken, birilerinin kalkıp şahsi yakınlıklar veya başka nedenlerle adalete ve hakkaniyete gölge düşürecek beyanlarda bulunmaları zinhar kabul edilemez.

Cumhurbaşkanımızın adaletin tesisi konusunda gösterdiği hassasiyetin tersine davrananların bir de Reis savunuculuğu kisvesinde farklı tutumlar sergilemeleri asla kabul edilemez.