AK Parti'ye uyarı yapan seçmen, CHP'ye ise sorumluluk verdi

Hiçbir olumsuz olay yaşanmadan seçimlerin tamamlanmış olması sevindirici bir gelişmedir.

Elbette her seçimin kazananı olduğu gibi kaybedeni de olur, ancak bu seçimin kazananı hiç şüphesiz Türk demokrasisi olmuştur.

Partiler acısından bu seçimde 47 yıl sonra ilk defa Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bir seçimi kısmen kazanmış oldu. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ise yarışı ikinci sırada tamamladı ve yaklaşık 22 yıllık iktidarında ilk kez seçim yenilgisi almış oldu.

Bu sonucun asıl sebebi ise hiç tartışmasız ekonomik sıkıntılardır. Yani, 'Seçmen, ekonomik krizin faturasını iktidara kesti'.

Seçimlerde hem DEM Partisi hem de Yeniden Refah Partisi'nin etkili olduğu bir gerçektir.

DEM Parti, Doğu ve Güneydoğu'da seçim kazanmaya çalışırken, Batı'da hiçbir il veya büyükşehir kazanmak için mücadele etmedi.

Yani DEM, Batı'da CHP'yi destekledi.

Nitekim DM yöneticileri "Bu zafer CHP'nin veya İstanbul'da İmamoğlu'nun değil DEM'in zaferidir. AK Parti'yi cezalandırdık" derken, CHP Genel Başkanı Ö. Özel, "Bunu, partinin bir zaferi, atılan her oyu CHP'nin oyu olarak görürsek, büyük yol yürüyüşümüzde büyük bir gaflete düşeriz" şeklindeki ifadesi bunun en bariz örneğidir.

İstanbul'da 8 olan DEM'in oyu 2 düşmesinin de sebebi budur.

SP, YRP'ye İYİ Parti ise CHP'ye seçmen kitlesini kaptırdı.

Ancak, AK Parti'ye kaybettirerek alternatifi olmayı seçim hedefi olarak belirleyen Yeniden Refah Partisi'nin de AK Parti'ye bu seçimlerde her bakımdan zarar veren oldu.

Her ne şekilde olursa olsun, seçimlerin doğası sonucu kaybeden ve kazanan var, ancak bu sonuç asla bir hezimet olmadığı gibi bir zafer de değildir.

Bu seçimde seçmen AK Parti'ye uyarı yaparken, CHP'ye ise önemli sorumluluk verdi.

İktidar olan Ak Parti başta olmak üzere seçim sonuçlarından memnun olmayan herkes sonuçları önüne koymalı ve başını iki elinin arasına alarak, "nerede eksik yapıldı","yanlışlar nelerdi" ve "bundan sonra neler yapılmalı" sorularına cevap aramalıdır.

Seçim sonuçlara göre; 1977'deki genel seçimden sonra ilk kez birinci parti konumuna yükselerek kendi açısından tarihi bir "başarı" elde eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise sorumluluğunun bilincinde hareket etmeli.

Karanlık ve kirli pazarlıklar ile 'Kent Uzlaşısı' adı altında kurulan gizli ittifaklar gibi yol ve yöntemlere başvurulmuş olunsa da sonuçta CHP'nin 47 yıl sonra elde edilen bir başarı var.