Trump'ın hayalindeki dünya ve 'Monroe Doktrini'
MEHMET KOÇAK
ABD Başkanı Trump, ikinci başkanlık döneminin ilk Kongre konuşmasını dikkatle takip ettim. Kibir ve agresif bir tavır içinde izleyeceği politikaları sıralarken, meydan okumalar, restleşmeler, tehditler ve şantajların öne çıkmasıyla dış politikanın kırmızı çizgilerini aşan ve dünyanın içinden çıkılması çok zor bir sürece dünyanın sürükleneceği endişesine kapılmadım desem yalan olur.
Çünkü Amerikan emperyalizmi artık dizginlenemez bir hal almış ve onu dengeleyecek hiçbir güç henüz ortaya çıkmış değil.
Ayrıca Başkan Trump, "güçle barışı sağlamak", "ekonomik milliyetçilik", Önce Amerika politikalarını uygulamaya çalışırken, "saldırgan, buyrukçu ve izolasyoncu" eylemlere başvurarak ABD'nin devlet gücünü ölçüsüz, acımasızca ve de hukuk dışına çıkarak kullanmakta olması endişeleri daha da artırıyor.
Trump'ın izlediği ve uygulamak istediği politikaların Amerikan tarihinde benzeri olup olmadığını araştırmak üzere ABD'nin siyasi tarihini irdeledim.
.Ve gördüm ki; Donald Trump, ikinci başkanlık döneminde hem kendi siyasi geleceği hem de ABD siyasi tarihi için yeni bir şans yakaladığı düşüncesiyle 'Monroe Doktrini' örnek alarak yeni bir politik mücadeleyi başlatmış oldu.
Bugün 'Trump Güvenlik Doktrini' olarak takdim edilen, baskıcı ve dayatmacı diğer bir ifadeyle 'Güçle, korkutarak ve dayatarak barış'ı tüm dünyaya yaymaya çalışan proje gerçekte ise Monroe Doktrini'dir.
'Monroe Doktrini'nin mimarı ABD'nin 5. başkanı olan James Monroe "Amerika Amerikalılarındır" deyişinin tarihi 2 Aralık 1823'tür. 20. yüzyılda ABD'nin 26. Başkanı Theodore Roosevelt, ABD'li şirketlerinin çıkarlarını korumak ve Avrupalıları uzak tutmak için Latin Amerika'ya müdahale etme hakkı ve görevi olduğunu iddia ediyordu. Roosevelt, Monroe Doktrini'ni iktidara geldiği 4 Eylül 1901 yılında uygulamıştı.
James Monroe'nin izini sürmeye çalışan Trump şu gerçeği bilmeli ki, üzerinden asırlar geçtiği ve geçen süre içinde dünya ve ABD tarihinde çok şey değişti ve 'Monroe Doktrini' tarihi geçmiş bir eski modeldir.
Anadolu'daki bir halk deyimiyle "köprülerin altından çok sular aktı" veya diğer bir ifadeyle "eski camlar bardak oldu".
Donald Trump, 20 Ocak'ta Beyaz Saray'a döner dönmez hızlı bir şekilde kökten değişiklikleri hayata geçirme girişimleri ile modası geçmiş 'Monroe Doktrini'ni hayata geçirmeyi hedeflemesi zaman ve değişen şartlar dikkate alındığında yanlış bir tercih olduğu açıktır.