Suriye'nin egemenliği ve güvenliği tehlikededir

Suriye'nin egemenliği ve güvenliği tehlikededir

MEHMET KOÇAK

Beşar Esad'ın korku üzerine inşa ettiği demir pençe eridi ve Suriyeliler 54 yıl sonra da olsa Baas rejiminin zulmünden kurtulmuş oldu.

Böylece Suriye'de sadece bir kişinin veya bir iktidarın değil, aynı zamanda korku ve ölümle dolu bir otoritenin sonu oldu.

Suriye'de 8 Aralık 2024'de Beşar Esad'ın devrilmesinden sonra Ahmed eş-Şara önderliğinde Şam yönetimi diktatör Esad'ın bırakıp kaçtığı büyük enkazı kaldırabilmek için Suriye'nin devasa sorunlarıyla boğuşuyor.

Aradan gecen zamana rağmen dünya Suriye'de hâlâ kayda değer bir toplumsal birlikteliğe tanıklık olmadığı gibi Suriye halkı da özlediği ve aradığı huzur ve güvene hâlâ ulaşamadı.

Ancak, bunun müsebbibi Şam'daki yeni yönetim değildir. Çünkü bu devasa sorunlar despot Esad ve onun zalim Baas rejiminin eseridir.

Yeni rejimin bazı eksikleri ve yanlışlıkları olabilir ancak Esad'ın bıraktığı o korkunç enkaz unutulmamalı

Şöyle ki:

14 yıllık iç savaşta devleti ayakta tutan ve sacayağı, 'Ordu, istihbarat ve Emniyet' ile devletin taşıyıcı kolonları olan kurum ve kuruluşlar dağılmış. İktisadi hayat ile ekonominin çarkları durmuş.

Ayrıca ülke, dinsel, mezhepsel ve etnik temelde fiilen parçalara bölünmüş ve devlet otoritesi gücünü ve hakimiyetini kaybetmişti.

Kısacası, Ahmet eş-Şara öncülüğündeki yeni yönetim, yakılıp yıkılmış, fiili bölünmeler sebebiyle milli birliğini kaybetmiş, toprak bütünlüğü ile egemenliği tehlikede olan bir Suriye'yi devralmış oldu.

Yeni bir moral ve heyecanla 'Yeni bir Suriye' inşa etmeye yönelen Şam'daki yeni yönetim, bugün İsrail'in saldırıları ayrıca dışarıdan yönlendirilen ve kışkırtılan ayaklanmalar olmak üzere çok ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır.

*

Bir yanda dış destekli isyanlar, diğer yandan İsrail saldırılarıyla Orta Doğu'nun Suriye ayağında tansiyon yeniden yükselmeye başladı.

İsrail'in Suriye'deki etnik ve dini azınlıkların haklarını "güvence altına alma" bahanesiyle ülkeyi özerk kantonlara bölmeyi planladığı artık bir sır değildir.

Nitekim bu planın, Beşar Esad hükümetinin devrilmesinden bu yana İsrail yetkilileri tarafından defalarca dile getirildiği gibi Suriye'ye 'Önleyici saldırılar' adı altında sürdürdüğü saldırı ve operasyonlar ile Suriye'nin güney bölgesinde gerçekleştirdiği işgalleri ile yayılmacı girişimleriyle de bu yöndeki niyetini göstermektedir.

Zira İsrail'in asıl hedefi, Ortadoğu'da güçlü ve etkin güçlü devletlerin varlığını kendisi için tehdit görmektedir. Bu görüşten hareketle Siyonist İsrail, kendisi için tehdit gördüğü