Öncesi ve sonrası ile FETÖ'nün geleceği

1999'dan bu yana Amerika Birleşik Devletleri'nde kaçak olarak yaşayan, FETÖ Terör Örgütü'nün elebaşı Fetullah Gülen'in ölümüyle örgüt yeniden Türkiye'de gündem oldu.

Tarihte yönetimlere karşı başkaldırılar, siyasi cinayetler ve örgütlü siyasi ve din referanslı yapılar her ülkede olduğu gibi bizim de tarihimizde yaşanmıştır.

Ancak, önce ahlak ve manevi eğitimle ülkeye 'altın bir nesiller' yetiştirme vaatleriyle başlayıp süreç içinde güçlendikçe hem ülke içinde hem de ülke dışında bir tehdit güç olanına ise rastlanmamıştır.

Küresel çetelerin taşeronu haline gelen ve kendi ülkesi ve milletine ihanet eden bu yapı, İkinci Dünya Savaşından sonra ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batının soğuk savaş dönemi Sovyet Yayılmacılığına karşı oluşturulan 'Yeşil Kuşak Stratejik' hesaplarının bir sonucu olarak desteklenmiş ve güçlendirilmiştir.

Gülen, 1970'lerden itibaren dini değerler üzerinden kurduğu yakın ilişkilerle, devletin kritik noktalarına müritlerini yerleştirerek kendi ideolojik hedefleri doğrultusunda paralel bir yapı inşa etti.

Dinî değerleri istismar eden ve genç nesilleri kötü emellerine alet eden bu mezkûr yapı zaman içinde kendini gizlemeyi başardı. Ancak, büyük bedellere mal olsa da sonuçta "Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet" olan bu yapının gerçek yüzünün ortaya çıkması ise Başkan R. Tayyip Erdoğan'ın başarısıdır.

Örgütün elebaşı F.Gülen, ABD'ye sığınarak hesap vermekten kurtulsa da Azrail'in elinden kurtulamadı.

Nitekim yüce Allah (c.c), "Nerede olursanız olun, ölüm size ulaşır. Sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile." (Nisa78)

Ayetinin gerçeği ile yüzleşen F. Gülen, şimdi ise Allah'ın adaletinin tecelli ettiği Mahkeme-i Kübra'da ülkesine yaptığı ihanetin ve Allah'ın dinini istismar ederek Müslümanlara verdiği zararın hesabını verecektir.

Bu ülkenin meşru iktidarını devirmek için vatan evlatlarını bir devşirme usulüyle kendi ülkesine düşman eden sadece F. Gülen değil aynı zamanda onun öncülüğündeki bu yapı içinde yer alan ve halen ısrarla ihanete devam edenlerin akıbeti aynı olacaktır.

Unutulmasın ki, hiçbir hain bu zamana kadar cezasız kalmadı, bundan sonrada kalmayacaktır.

F. Gülen'in ölümüyle örgütün geleceği üzerinden çok yönlü tartışmalar ve farklı senaryolar seslendiriliyor.

Kimilerine göre F. Gülen'in ölümüyle FETÖ biter, kimilerine göre ise derin bir sessizlik içinde karanlık mahfillere çekilir ve yeniden gizlice yapılanır!

Elbette her ikisi de ihtimal dahilindedir ancak hiçbir şey eskisi gibi olmayacağını anlamak için kahin olmaya gerek yok.

FETÖ, Türkiye'de kökten yok olmasa da çeşitli halk katmanlarında bir daha kitlesel kabul bulması mümkün olmaz ve de olmayacaktır.

Şimdi asıl soru şu:

Devasa bir servet, küresel düzeyde bir örgüt yapılanması,