Milli gururumuz 'KAAN' ve 'Güçlü Türkiye' istemeyen mihraklar

Yerli ve milli savunma sanayiimizde son yıllarda peş peşe atılan tarihi adımlar, bizi millet olarak gururlandırmaya devam ediyor..

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) tarafından yürütülen proje kapsamında üretilen milli muharip uçağımız KAAN'ın ilk uçuşunun başarıyla gerçekleşmesi bunun en son örneğidir.

Böylece KAAN'ın gökyüzüyle buluşmasıyla Türkiye bir hedefine daha ulaşmış oldu. Bu gerçekten çok önemli ve de anlamlı tarihi bir gelişmedir.

Çünkü daha dün, proje ortağı olduğumuz halde ABD bizi hem F-35 tipi uçakların üretim projesinden çıkarmış hem de F-16'ların geliştirilmiş versiyonunu satın almak için yaptığımız tüm girişimleri de engellemişti.

Çok şükür şimdi, beşinci nesil savaş uçağımızı üretme yolunda çok kritik bir eşiği daha aşmış durumdayız.

Türk savunma sanayisinin en büyük projelerinden biri olan KAAN, en gelişmiş savaş uçaklarından biri olarak kabul ediliyor.

Kısacası, Türk Savaş Uçağı KAAN, bizi bağımlı olmaktan kurtaracağı gibi 2030'lu yıllardan itibaren F-16'ların yerini alabilecek olması gerçekten onur verici bir başarıdır.

Yerli ve milli imkanlarla üretilen savaş uçağı KAAN, gökyüzüyle buluşması dünya basınında geniş yer bulması ve Türk savunma sanayisindeki hızlı ilerleyişinden övgülerle söz edilmesi bizi gerçekten gururlandırıyor.

Son yıllarda Türk savunma sanayisindeki hızlı ilerleyiş dostlarımızı sevindirirken, düşmanlarımızı rahatsız etmeye başladığı bir gerçektir.

Yerli ve milli ilk kısa menzilli balistik füzemiz olan 'Tayfun' üreten ülkemiz, İHA ve SİHA teknolojisinde dünyanın önde gelen 3 ülkesinden birisidir. Kendi savaş gemisini yapan dünyadaki 10 ülkeden birisi olan ülkemiz, bu ürünleri üretmenin yanında dünyanın dört bir yanına ihracat da yapar hale gelmiştir.

2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülmekteyken, bugün 850 proje üzerinde çalışmaktayız. Proje hacmimizi 5,5 milyar dolardan 90 milyar doların üzerine çıkarmış bulunuyoruz.

Nitekim Türkiye, bugün savunma sanayisinde dünya devleriyle yarışır konuma gelmiştir.

Ancak bugünlere kolay gelinmediği bilinmeli.

Nice idealist, vatansever mühendisimizin, sanayicimizin, 'üreten Türkiye' yolunda samimi çabalarıyla başlattıkları birçok girişim, dış mihrakların değirmenine su taşıyan içimizdeki o ihanet çevrelerinin sinsi yöntemleriyle engellendi.

Yine, 'Milli Sanayi hamleleri' başlatmaya çalışan milli ve yerli siyasilerimizin yolu ise yine o malum güçlerin başvurduğu Bizans entrikalarıyla kesildi.

Bugün de "savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye" idealiyle yola çıkan Başkan Erdoğan liderliğindeki 'Yeni Türkiye' projesi birçok engelle karşılaştı ve de karşılaşıyor.