Son zamanlarda dünya başkentlerindeki siyasi kulislerde, cevabı en çok merak edilen üç soru var. Soruların ilki "İran, ne zaman İsrail'e misillemede bulunacak İkinci soru "İran, hâlâ neden saldırılara cevap vermiyor" Diğer soru ise "İran doğrudan kendisi mı saldıracak, yoksa emrindeki Şii silahlı örgütleri mi kullanacak
Zira İran halkı ve İran rejiminin emrinde hareket eden Irak, Lübnan ve Yemen'deki silahlı Şii örgütlerin de intikam beklentisi içinde olduğu bir gerçektir.
Ancak, kim ne düşünürse düşünsün ve kimin ne beklentisi olursa olsun, İran'ın birtakım jeopolitik ve jeostratejik gerçeklerin hesaplarını yapmak durumunda olduğu ise bir diğer gerçektir.
Bugün tüm dünyada var olan ancak Ortadoğu'da en acımasız şekliyle çetin bir ekonomik ve askeri savaş devam etmektedir. Suriye, Lübnan ve İran hatta Türkiye dahi bu savaşın merkezindedir.
İran'ın bu savaştaki stratejisi, bu zor süreçte rejimi koruyarak ayakta kalabilmektir.
Çünkü bölgede kontrol dışı herhangi bir misilleme veya askeri hareketlilik karşısında bölgeyi kendi çıkarlarına göre yeniden şekillendirmeye çalışan ABD ve onun öncülüğündeki Batılı güçleri karşısında bulacak.
ABD güçlerini bölgeden çıkarmayı kendine görev bilen İran, hem ekonomik hem de askeri olarak yetersizliği nedeniyle hem ABD hem de İsrail ile doğrudan savaşmayı göze alamıyor.
Ayrıca, İran'ın İslam Devrimi'nden önceki 1970'li yıllardan kalma olan hava savunma sistemlerinin yetersizliği nedeniyle askeri stratejisi asimetrik savaş konseptine dayanmaktadır.
Modernize edilemeyen hava savunma sisteminden kaynaklanan açığı telafi etme adına gelişmiş hava savunma sistemlerinden ziyade füzeleri ve İHA'ları kullanmaktadır.
Tahran'ın ABD ve İsrail başta olmak üzere Batı karşıtı ideolojisiyle uyumlu olan müttefik Şii milislerden oluşan bir ağa sahiptir.
İran, şimdiye kadar kendisi doğrudan savaşma yerine emrindeki Lübnan'daki Hizbullah Hareketi, Irak'taki Haşdi Şabi ve Yemen'deki Husiler gibi örgütleri kullanmayı tercih ediyor.
İran, vahim olan ekonomik durumu ve sadece dışarıdan gelecek bir saldırı değil, aynı zamanda içerideki güvenlik istikrarsızlığı nedeniyle doğrudan bir savaşın içine çekilmekten kaçınıyor.
İran mollaları, rejimi koruma adına bu stratejinin doğru olduğuna inansalar da Şii halk toplulukları ve İran'ın örgütleyip silahlandırdığı vekil savaşçılar aynı görüşte değil.
Bu gerçeğin karşısında ABD ve İsrail karşıtı "ABD büyük şeytan, İsrail küçük şeytan", "İsrail haritadan silinecek" gibi söylem ve doğrudan saldırı gibi eylemlerinden vazgeçtiği görülmektedir.
ABD ve İsrail baskıları karşısında İran, kendisinin finanse edip silahlandırdığı silahlı Şii güçleri "karşı misillemelere sebep olacak saldırılara kalkışmamaları" uyarılarında bulunuyor.