Başkan Erdoğan'ın Mısır'a gerçekleştirdiği ziyaret, hem ülkeler arası yeni ilişkiler hem de Ortadoğu bağlamında Gazze Şeridi'nde devam eden 'İsrail vahşetinin durdurulması konusu başta olmak üzere, bölgesel konuları içeren görüşmeler gerçekleştirmesi ve birçok işbirliği anlaşmasının imzalanması, hiç şüphesiz anlamlı olduğu kadar bölgenin geleceği adına tarihi bir gelişmedir.

Başkan Erdoğan'ın 11 yıl aradan sonra Mısır'ı ziyareti İsrail'in tüm bölgeyi tehdit eden planları yönünde Filistinlilerin Gazze'de son sığınağı olan Refah'a yönelik yeni bir katliama hazırlandığı bir döneme denk gelmesi ziyareti, çok daha anlamlı ve önemli hale geldi.

Erdoğan, Mısır'ın son Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin ordu tarafından devrilmesini şiddetle kınamış, Sisi hükümetinin terör örgütü ilan ettiği Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nı yıllarca desteklemişti.

2013'de Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin devrilmesinin ardından Türkiye-Mısır ilişkileri maslahatgüzar seviyesinde devam etti.

Gelinen noktada konjoktürel olarak bölgede yaşanan büyük değişimler, iki ülkenin yakınlaşmasını zorunlu hale getirmesi kapsamında bu ziyaret gerçekleşmiş oldu.

Başkan Erdoğan ile Mısırlı mevkidaşı Sisi, ilk olarak Kasım 2022'de dünya kupası kapsamında Katar'da görüştü.

Dışişleri Bakanlar düzeyinde karşılıklı ziyaretler ve diplomatik girişimler devam ettirildi ve Türkiye ile Mısır, Temmuz 2023'te karşılıklı olarak yeniden büyükelçi atama kararı aldı.

Başkan Erdoğan, mevkidaşı Sisi'nin davetine icabet ederek Mısır'a gerçekleştirdiği ziyaret ile aralarındaki buzlar erimiş, ekonomik, siyasi ve ticari ilişkiler ile bölgesel güvenlik konularındaki işbirliğini içeren 'Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi' oluşturularak yeni bir dönem resmen başlatılmış oldu.

İki dost ve kardeş ülke, Türkiye ve Mısır'ın kısa bir zaman içinde bazı sorunları aşacak, bölgesel tehditlere karşı yeni bir işbirliğine yönelmeleri, iki ülkenin derin tarihi bağlara ve ortak kültürel mirasa sahip olmalarındandır.

Elbette tüm bunlar önemli ve faydalı gelişmeler ancak, Mısır'daki darbe ve İhvan Hareketine yapılanlar ve Abdulfettah es- Sisi'nin halkın seçtiği Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye ihaneti unutulmadı ve de unutulmaz.

Ancak, devlet idare etmek dernek veya vakıf idare etmeye benzemediği gibi dostluk ve düşmanlıkların devletler arasındaki ilişkilerde kalıcı olmadığı bir gerçek olduğu unutulmamalı.

Birilerinin yanlışı veya hataları yüzünden tarihi dostluklar ve ilişkiler yok sayılamaz ve de o yanlışlara feda edilemez.