Deprem gerçeği karşısında yanlışlar, ihmaller ve gerçekler

Deprem gerçeği karşısında yanlışlar, ihmaller ve gerçekler

MEHMET KOÇAK

Peş peşe meydana gelen depremlerle sarsılan Marmara Denizi'nde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul ve çevresini olduğu kadar İstanbulluları sarsmış olmasına rağmen çok şükür korkulan olmadı.

Türkiye'de geçmişte benzer büyüklükteki depremlerde ölümler ve yıkımlar yaşanmış olmasına rağmen bu seferki İstanbul depremi can kayıpsız ve ağır yıkım olmadan atlatılmış olması gerçekten sevindiricidir.

Ancak, deprem tehlikesi ile daha fazla karşı karşıya olan mega kent İstanbul'un maalesef hâlâ toplumsal yaşamın deprem ve diğer doğa olaylarının oluşturacağı tehlikelere karşı yeterli düzeyde düzenlenmemiş olması ve gereken tedbirlerin alınmamış olması ise gerçekten üzücüdür.

Bunun en önemli sebebi, nüfus yoğunluğu, sanayisi ve tarihi değerleri bakımından bazı devletlere denk nispetinde olan bu büyük metropolün modern şehircilik ve yerel yönetim bakımından yetersizliğidir.

Diğer bir ifadeyle böylesine büyük bir dünya şehrinde 'Kentsel Dönüşüm, Alt Yapı ve Modern Şehircilik ile Akıllı Kentler gibi projelerle İstanbul'un hem yenilenmemiş olması hem de deprem gerçeği dikkate alınarak gerekli önlemlerin alınmamış olmasıdır.

Kısacası, bir dünya şehri olan İstanbul'un deneyim, tecrübesi olmayan, şehircilik bakımından bilgi birikiminden yoksun, şehircilik ve alt yapı ile şehrin deprem veya diğer doğa afetlerine karşı korunması bakımından zilzurna cahil, ehliyetsiz ve liyakatsiz ve siyaseten de çapsız kadrolara teslim edilmiş olmasıdır.

Bu büyük metropole seçilenler, siyasi ikballeri uğruna İstanbul'u basamak olarak kullanma yerine görevlerini hakkıyla yerine getirecek proje çalışmalarını gerçekleştirmiş olsalardı, şimdi bambaşka bir İstanbul ile karşı karşıya olacaktık.

Bu tespit, elbette kahredici, üzücü ve gerçekten çok acı vericidir, ancak ve maalesef ki bu tespitlerin tamamı gerçektir.

Üzülerek ifade etmek isterim ki, İstanbul'un 1999 depremi dönemiyle karşılaştırıldığında "daha iyi durumda olmadığı" gerçeği açık ve net olarak görülmektedir.

Şehirlerin can damarlarından biri olan yeşil alanlar imara açılmak suretiyle siyasi rantçı taraftarlara peşkeş çekilmiş ve boş alanların bile yapılanmasına müsaade edilmesiyle felaket anında insanlar can güvenliği için sığınacağı toplama alanları yok edilmiş.