Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar'da çıkan savaşlar ile Kuzey Afrika'da Arap Baharı sonrasında ve Afrika kıtasındaki askeri darbeler ve ortaya çıkan iç savaşlar sonucunda dünya üzerindeki mülteci sayısının İkinci Dünya Savaşı'ndan beri en yüksek seviyeye ulaştığı bir gerçektir.
Özellikle Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş ile Suriye iç savaşı, ABD ve AB destekli İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği büyük yıkım ve soykırıma varan toplu katliamlarla yaşanan insanlık trajedisi nedeniyle milyonlarca mülteci, komşu ülkelere Türkiye, Polonya, Ürdün ve Lübnan gibi ülkelerde misafir edilmelerinden dolayı Avrupa uzunca bir dönem bu sorunla yüzleşmedi. 2015 yılının başından itibaren mültecilerin Avrupa'ya doğru hareketlenmesiyle birlikte mülteci meselesi genelde Avrupa Birliği'nin (AB) özelde ise onun önde gelen gücü Almanya'nın sorunu haline geldi.
Gelinen noktada AB, tarihinin en büyük sığınmacı krizi ile karşı karşıya geldiği ise bir diğer gerçektir.
AB üyesi Hollanda kısa bir zaman önce sığınmacı kabul merkezlerinde yer kalmadığı gerekçesiyle Ukraynalı sığınmacılardan kendilerine başka bir ülke bulmalarını istemesinden sonra şimdi de savaş, afet ve pandemi durumlarında, hükümetin Meclise danışmaksızın düzenleme çıkarabilmesine imkan veren 'Olağanüstü Hal' ilanını göçmen sorunuyla mücadele etmek için yasalaştırmaya ve Avrupa Birliği (AB) düzenlemelerinden çekilmeye hazırlanıyor olması, AB'nin 90'lı yıllardan itibaren Birlik içinde uyguladığı ortak mülteci politikasına aykırı bir davranış olduğu gibi ayrıca Cenevre Sözleşmeleri'nde ifade edildiği şekliyle mültecilerin haklarının korumasının ihlali anlamına gelmektedir.
Aynı şekilde AB'nin ekonomik lokomotifi kabul edilen Almanya, sığınmacılar tarafından düzenlenen peş peşe bıçaklı saldırılar ve yabancı düşmanı aşırı sağcı partinin yükselişini gerekçe göstererek 16 Eylül itibarıyla yürürlüğe girecek olan kara sınırlarında yeni önlemler alacağını duyurması AB içinde tepkilere sebep oldu.
Bir yandan Hollanda'da dört partili koalisyon hükümeti, düzensiz göçe engel olmak için Avrupa Birliği'nin göç ve iltica yasalarından mümkün olan en kısa sürede ayrılma niyetinde olduğunu açıklaması, diğer yandan Almanya'nın yeni önlemler kapsamında Alman kolluk kuvvetlerinin sınırlarında da ekstra kontroller yapacak olması "AB, kuruluş ruhunu ve ilkelerini askıya mı alıyor" sorusunu akla getirdi.
Yıllarca Türkiye'yi insan hak ve özgürlükler konusunda ağır eleştiride bulunan