İsrail, 2006'da aldığı ağır yenilgiler nedeniyle Lübnan'da yeni bir savaş taktiği uygulayarak, Hizbullah ile bir kara savaşından kaçındı. Çünkü Hizbullah kara savaşına tam anlamıyla hazırlanmıştı ve İsrail'e ağır kayıplar verdirmeyi planlıyordu.
Ancak İsrail, Hizbullah ile kara harekatı yerine ABD ve İngiltere'nin de sınırsız desteğiyle tüm angajman kurallarını ve tüm kırmızı çizgileri yıkarak, Hizbullah'a karşı bu sefer farklı bir taktik uygulama yoluna gitmesiyle Hizbullah'ın tüm planlarını bozmuş oldu.
Üç aşamalı yeni askeri stratejisini uygulayan İsrail, birinci aşama olarak istihbarat bilgileri yönünde binlerce hedef belirledi ve özellikle bu savaş için silahlar geliştirdi.
Uzun zamandır yapılan hazırlıklar devreye sokuldu ve öncelikle suikastlarla, Hizbullah'ın strateji belirleme kabiliyetine sahip siyasi liderlerini ile özel eğitimli seçkin savaşçı kadrolardan oluşan 'Rıdvan Gücü'nün komutanlarını yok etti.
İkinci aşama olarak Hizbullah'ta olmayan hava gücünü kullanarak askeri karargâh ve mevzilerini, füze ve roket fırlatma rampaları ve silah depoları ile komuta merkezlerini bombalayarak işlemez duruma soktu.
Üçüncü aşama da ise lider Nasrullah ve komuta kadrosunu kaybetmesiyle hareket kabiliyeti zayıflayan Hizbullah'a karşı kara hareketini başlatmış oldu.
Yani, İsrail, önce Hizbullah'ı vurdu, sonra Lübnan'a girdi,
Böylece İsrail, düşmanı olan Hizbullah'ın güçlü olduğu kara savaşı yerine zayıf olduğu taraflarından vurdu ve ağır kayıplar verdirmeyi başarmış oldu.
İran'ı savaşın içine çekmeye çalışan İsrail ve ABD, İran'ın misillemesini elde edilmiş tarihi bir şans olarak görüyor ve ona en ağır darbeyi vurmaya hazırlanıyor.
İsrail'in Lübnan'a düzenlediği saldırılar, Hizbullah'ın tasfiye edilmesiyle İran'ın en büyük ve en yakını olan vekil güçlerinden birini kaybedeceğine inanan ABD, İran karşıtı Arap ülkelerini de büyük ölçüde ikna etmişe benziyor.
İran, 1979 Şii içtihadının temel esas alındığı İslam devriminden itibaren, İsrail ve ABD'ye ve çıkarlarına karşı Irak, Suriye, Filistin, Lübnan ve Yemen'de siyasi ve askeri nüfuzunu artırdı. Doğrudan çatışmadan uzak durarak rejimi korumaya, Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan gibi tampon bölgelerde, vekilleri üzerinden savaş esasında bir strateji benimsedi.
Orta Doğu'da yaşanmakta olan son gelişmeleri tarihi fırsat bilen