Devletin desteği arkalarındaymış!

Önümüzdeki Pazar mahallî seçimler yapılacak. Bir seçim kampanyası daha adil olmayan şartlarda gerçekleşti.

Bir yanda devletin bütün imkânlarını kullanan iktidar diğer yanda ise kimisi Hazineden gelen yardım ile kimisi de bundan da mahrum bir şekilde millete ulaşmaya çalışan muhalefet var.

İş sadece maddî imkân meselesi ile de sınırlı kalmıyor, kurumlara da sıçrıyor. Mesela TRT, önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de iktidardan yana olan yayın çizgisinde bir değişiklik yapmadı. İktidara saatler ayıran resmî televizyon(!) diğer partilere ancak dakikalar ayırabildi bazı partileri saniyelerden de mahrum etti. Devletin haber ajansı mı, orada da durum aynı.

Bu "sahibinin sesi olma" durumu, sadece resmî kurumları değil, medyayı da esir aldı. Milletin sesi olma, kamu menfaati, tarafsızlık gibi gazeteciliğin en temel kavramları işportaya düştü. Durum bu olunca da medyanın yüzde 80'i, parti rozeti takarak particiliğin dik âlâsını yapan gazeteciler sayesinde iktidarın destekçisi hâline geldi.

Cumhurbaşkanı tarafından üzerine basa basa "partisiz "olacağı söylenen bakanlar, seçim meydanlarında vaatte buluyor, cümlelerini de "Oy verirseniz, hizmet gelir ha!" deyip üstü kapalı tehditlerle bitirmekten geri durmuyor.

İstanbul seçiminin önemi

Cumhur İttifakı İstanbul belediye başkanlığı seçimini hayli önemsiyor olmalı ki, Erdoğan, başka illerdeki mitinglerinde bile İstanbul adayları için oy istiyor.

Meydanlarda adaydan çok Erdoğan'ın resimlerinin olması dikkat çekerken, bir belediye başkan adayının, "Bizler arkamızda devletimiz olmasa, Cumhurbaşkanımız olmasa hanımlarımız bile bize oy vermezler. Bunu çok büyük bir iddia olarak söylüyorum" tarihî sözü de bunun ispatı oluyor.

İktidar partisinin arkasında devletin olduğunun söylenmesine de ne demek lazım, bilemedik.

Anlaşılan o ki, AKP 2019'daki seçim sonucunu tekrar yaşamak istemiyor.

Devlet herkesin devleti değil mi

Bütün bakanlar İstanbul'a gelip AKP adayı için oy istiyorlar. Seçime denk getirilen açılışlarda adaylarına destek topluyorlar.

Bir televizyon programında, İstanbul adayının "17 bakanın ve Cumhurbaşkanı'nın sizin kampanyanızı desteklemesi sizin lehinize mi" sorusuna, "Çatlasa da patlasa da biz devletimizin desteğiyle milletimizin beklentilerini karşılayacağız" demesi bu dönemin getirdiği yanlışlardan birisi oldu.

İstanbul adayına da fazla bir şey diyemiyoruz çünkü Cumhurbaşkanı herkesin cumhurbaşkanı olmayınca ya da olamayınca, aynı zamanda bir partinin genel başkanı olunca, bir belediye başkan adayı da çıkıp, "devletimizin desteğiyle" diyebiliyor!