Demokrasilerde yasama, yürütme, yargıdan sonra basın dördüncü kuvvet…
Ancak partili Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçildiğinden bu yana kuvvetler arasındaki ayırım bozuldu. Yapılan araştırmalarda ve dünya çapında yayınlanan endekslerde bu kuvvetlerin güvenilirlik ve inanılırlığının oldukça azaldığı net şekilde ortaya çıkıyor.
Yasama, yani Meclis'in etkinliği azaldı.
Yürütme (Bakanlar Kurulu) milletvekillerinden oluşmadığı ve bir kişinin dediği olduğu için seçmeni temsil kabiliyeti ve millete hesap verilebilirliği iyice düştü.
Yargıya güvenin de oldukça düştüğü görülüyor.
Basına gelince...
Uluslararası Basın Enstitüsü Raporu'na göre, AKP iktidarının medyayı kontrol etme oranı yüzde 90'ın üzerinde. Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 2002'den 2024'e kadar 99. sıradan 158. sıraya geriledi. Yapılan araştırmaya göre, her 5 vatandaştan 3'ü ülkemizde basın hürriyetinin olmadığını düşünüyor.
Medyanın bir duruşu, bir görüşü, bir tarafı elbette olacaktır. Basın elbette hükümeti de, muhalefeti de eleştirecektir. Bu gazeteciliğin tabiatında vardır. Ancak hakaret etmemek ve şiddeti öven yazılar yazmamak kaydıyla...
Yasama, yürütme, yargı ve basının yani kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesi demokrasinin güçlenmesi anlamına geldiği için bu güvenilirlik mutlaka sağlanmalıdır. Yoksa demokrasi liginde hep geride kalır. Türkiye şu anda 167 ülke arasında 103 sırada. "Hibrit rejim" yani "adil ve hür demokrasi olmalarını engelleyen uluslar" arasında olmaya devam eder.
***
TRT'YE GİDİYORUM
TRT, milletin vergileri ile ayakta duran devletin medya kuruluşu olduğu için "tarafsız ve bağımsız olması" gerekir. Ama öyle değil.
Geçtiğimiz günlerde TRT önünde ilginç bir eylem vardı.
Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, sosyal medya hesabından "Pazartesi günü TRT'ye çıkacağım" paylaşımı gündem oldu. Merak uyandıran bu paylaşımına farklı yorumlar gelince ardından yeni bir paylaşım yaptı. "Pazartesi günü 12.00'de TRT'ye çıkacağım ve her şeyi açık açık konuşacağız. TRT'nin Genel Müdür Yardımcısı, İletişim başkanlığı 'nedir bu' deyince, 'Aman efendim olur mu öyle şey' demişsiniz. Olur, olur... Yüzünüze konuşacağım. İster stüdyoya gelin, ister ekrandan izleyin" diye bir takım çevreleri merakta bırakan bir açıklama daha yaptı.
Pazartesi günü geldiğinde, "Madem bize içeride stüdyo da yer yok. Biz de kapının önünde stüdyomuzu kurarız" diyerek TRT'nin önünde bir stüdyo kurdu. Açıklamasında da milletin sesi duyulsun diye kurulan televizyon milletin derdini anlatmadığını söyledi. Bu toplantı çok yere haber olurken, TRT'de olmadı. Vekilin mesajı da netti: TRT siyah beyaz yayın yap, onurlu yaşa..."

17