Milletin talebi 3H

Siyasetçiler kısaltmalarla konuşmaya başladı.

AKP, 2002 seçimlerine doğru giden süreçte "yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele" vurgusu yapıyordu. Hatta bunu 3Y ile formülize etmişti.

O zaman başbakan olan Erdoğan, iktidarının 11. senesinde aynı açıklamayı, "Biz yola çıkarken 3Y ile mücadele dedik; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar. Yolsuzluğa 11 yıl boyunca asla müsamaha göstermedik, göstermeyiz" sözleriyle tekrarladı.

Erdoğan 2013 yılında yaptığı bu açıklamanın benzerini bu kez de Cumhurbaşkanı iken 2022 yılında yaptı ve "Yolsuzlukların, rüşvetin olmadığı, yoksulluğun olmayacağı bir Türkiye'yi biz hallederiz. Şu an itibariyle onun hazırlığı içerisindeyiz" ifadelerini kullandı.

Görüldüğü üzere 2002 seçimlerinden beri verilen bu beyanat her defasında gazete manşetlerinde kendisine yer bulsa da 23 senelik iktidarın sonunda geldiğimiz yer, tam ibretlik.

Yoksullukla "biz mücadele ederiz!" denilirken her geçen yıl yoksulluk daha da arttı. Orta direk çökmüş vaziyette. Ağır bir ekonomik krizden geçiyoruz. Gelir adaletsizliği had safhaya çıkarken, sabit maaşlılar enflasyonun altında yapılan zamlarla ay sonunu çıkaramayacak duruma getiriliyor.

Yolsuzluğu ve yasakları anlatmaya bile gerek yok. Yaşayarak görüyoruz.

Geçtiğimiz günlerde de CHP Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye bir çağrıda bulunarak "3T'ye var mısın" diye sormuştu. Özel 3T'yi "Terörsüz Türkiye'ye, Tutuksuz yargılama ve TRT'de canlı yayın" olarak açıklamıştı.

Özel'in çağrısına cevap Bahçeli'den değil, ama MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman'dan geldi. Büyükataman'ın 3T'sini de "Talan, tezvirat, teslimiyet"ten oluşuyor.

Bahçeli, Özel'in çağrısına cevap verir mi, vermez mi bilemeyiz ama milletin de siyasetçilerden 3H talebi var: Hak, hukuk, hürriyet...

Son günlerde en çok gündemde olan bu ifadelerde acilen adım atılması gerekiyor. Yoksa hürriyetler, adalet ve demokrasi alanlarında dünyada son sıralarda olmaya devam ederiz.

YİNE MÜLÂKAT YAPILACAK!

Millî Eğitim Bakanlığı 15 bin öğretmen atamak için çalışmalara başladı. Seçim öncesi en yetkili ağızdan söz verilmesine rağmen mülâkat kalkmadı, bu atamalarda da devam edecek.

Kamuya memur alımında uygulanan mülâkat sisteminin adaletsizliği ortada. 2000'li yıllarda uygulamaya konulan KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) ile başarılı olduğunda işe girebilen gençler son yıllarda önlerine çıkan mülâkatla elenebiliyor. Mülâkat demek, adam kayırma, torpil ve aynı zamanda kul hakkı yemek anlamına geliyor.

Memur alımlarında "liyakat ve ehliyet" ikinci plânda kalıyor. KPSS'de 90'ın üzerinde puan alsan da, hatta birinci olsan da mülâkatta 60'ın altında puan verilip "Tercih yapmaya hak kazanamadınız" yazısı ile karşı karşıya kalabiliyor. Bu durumda olan insanlar günlerdir bakanlıklar önünde eylem yapıyor, ama duyan olmuyor ve adaletsizliği doğuran mülâkata devam etmekte ısrar ediliyor.

Bir de atama bekleyen engelli öğretmenlerin durumu var. Son açıklanan 1.380 kontenjanla tam bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Tıpkı 100 binlerce atama bekleyen öğretmenler gibi.