1961 senesinin 16 ve 17 Eylül günleri, demokrasi tarihimiz için kara bir lekedir. 1950 seçimlerinde yüzde 52,7 oyla iktidara gelen ve 10 yıl başbakanlık yapan Adnan Menderes ile arkadaşlarının idamının üzerinden 63 yıl geçti.
Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın 16 Eylül 1961, Adnan Menderes'in ise 17 Eylül 1961 günü idam edilmesi 1960 darbesini "kanlı darbe" olarak tarihe geçirdi.
Yassıada Mahkemeleri tam bir hukuk faciasıdır, hukuk katledilmiştir. Türkiye, dünyada itibar kaybetmiş, demokrasinin, demokratikleşmenin önünü tıkamıştır.
27 Mayıs darbesini yapanlar "Türk ordusu bir kere daha tarihî bir vazife karşısında bulunuyor. Bu vazife; dâhilde memleketi buhran ve felâkete sürüklemek isteyen hırslı politikacıların elinden kurtarmaktır..." diyerek, iktidarının ilk icraatı olarak ezanı aslına çeviren, din dersini okullarda okutmaya başlayan, dinî özgürlüklerin önüne açan, demokrasinin kurallarını oturtan, Türkiye'yi barajlara, yollara kavuşturup, kalkınma hamlesi başlatan Demokrat Parti iktidarına karşı askerî bir darbe yapmıştı.
BİRÇOK MİLLETVEKİLİ TUTUKLANDI
1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti iktidarının "ülkeyi kardeş kavgasına götürdüğü" iddiasıyla ordu içerisinde bir grup subay 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine el koydu!
37 subaydan oluşan Millî Birlik Komitesi bu harekât ile anayasa ve TBMM'yi feshetmiş, siyasî faaliyetleri askıya almış, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere birçok Demokrat Parti'liyi tutuklatmıştı. Genelkurmay Başkanı Org. Rüştü Erdelhun dahi tutuklananlar arasındaydı. Genelkurmay başkanlığını yürüttüğü sırada askerlerin siyasete karışmasına ve askerî cuntalara karşı çıkması ile tanınan Erdelhun, Yassıada Mahkemesi'nde yargılanıp idama mahkûm edilmiş, bu hüküm daha sonra ömür boyu hapse çevrilmişti. Erdelhun daha sonra Cemal Gürsel tarafından serbest bırakılmıştı.
Yassıada Mahkemeleri'nde 592 sanıktan 288'i için idam istendi. 15 DP'li idama mahkûm edilmiş, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan idam edilirken, diğer ölüm cezaları müebbet hapis cezasına çevrilmişti.
DARBECİLER ÇANKAYA KÖŞKÜ'NDE DÜĞÜN YAPTILAR
Darbenin "kudretli albayı" Alparslan Türkeş'in oğlu eski bakan Tuğrul Türkeş, komutanların çocuklarının Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in evsahipliğinde Çankaya Köşkü'nde sünnet düğünü yaptığını anlatması milletin seçtiği iktidarı kanlı bir darbe ile devirenlerin darbecilerin zihniyetini ortaya koymuştu.
Türkeş, 1960 Temmuz'unda düzenlenen sünnet düğününü şu şekilde aktardı: "Babam beni sünnet ettirecek, o zaman komutanlarla sohbet sırasında bunu gündeme getiriyor. Sünnet çağına gelmiş diğer komutanların çocukları da ortaya çıkıyor. Sünnet edilecek çocuk sayısı 8-10 kişiyi bulunca, Cumhurbaşkanı Gürsel devreye giriyor, "En iyisi sünnet düğününü Çankaya Köşkü'nde yapalım' teklifinde bulunuyor. Emir büyük yerden. Bir de resepsiyon türü bir şey verildi."
AİLESİNDEN İDAM İPİNİN PARASINI ALDILAR
Darbecilerin Menderes'in ailesinden, cellât parası, kefen parası, ip parası, yemek parası olarak 150 lirayı kuruşu kuruşuna tahsil edilmişti. Hem asıp hem de asıldığı ipin parasını alması ancak darbecilere yakışan bir davranış olmuştu!