AB'den kırmızı çizgi

İktidarın gündeminde Avrupa Birliği üyeliği yok. İktidarın AB'ye bakışını, daha önce var olan Avrupa Birliği Bakanlığını, Partili Cumhurbaşkanı Hükûmet sistemine geçilmesiyle birlikte Dışişleri Bakanlığına bağlı Avrupa Birliği Başkanlığına dönüştürmesiyle özetlemek mümkün.

Ülkeyi yönetenlerin AB konusundaki inişli-çıkışlı görüşleri Türkiye'nin Birlik ile münasebetlerini de etkiliyor. Bir bakıyorsunuz, "Avrupa Birliği'nin sonu geldi" veya "AB'ye ihtiyacımız kalmadı" denilirken, bir bakıyorsunuz, "Kendimizi Avrupa'da görüyor geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz" noktasına gelinebiliyor. AB'ye gözdağı vermek adına Şanghay İşbirliği Örgütü AB'ye alternatif olarak gösteriliyor. "Birbirimize yeteriz, AB ile müzakereleri bitirelim" türü sözler söylenirken "Şanghay Beşlisi içerisinde Türkiye niye olmasın" soruları dillendiriliyor.

AB standartları olarak isimlendirilen "demokrasi, adalet, insan hakları" gibi standartların yakalanması ancak Türkiye'nin Birliğe girmesi için gereken reformları yapmasıyla mümkün olabilecek.

Türkiye demokrasi, insan hak ve hürriyetleri, adalet, hukukun üstünlüğü, din ve vicdan hürriyetini esas alan AB hedefinden asla vazgeçmemelidir. ünkü, AB sadece bir ekonomik birlik değildir. Bir medeniyet, insan hakları, din, vicdan hürriyeti ve demokrasi projesidir. Kopenhag Kriterleri'ne bakıldığında, istikrarlı demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, çok partili demokratik sistemin yer aldığı görülür.

Şu anda AB ülkeleri içinde bu değerlere zarar veren ülkeler de olabilir. Bu ülkelerdeki liderler değiştiğinde kriterlere er ya da geç döneceklerdir, dönmeleri de gerekir.

***

YAPILMASI GEREKENLER BELLİ

AB'nin 1993 yılında kabul edilen Kopenhag Kriterlerindeki başlıklardan ilki, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlıklara saygı gösterilmesini ve korunmasını garanti eden kurumların varlığı gerekliği olan SİYASÎ KRİTERLER.

İkincisi: İşleyen bir pazar ekonomisinin varlığının yanı sıra, birlik içindeki piyasa güçleri ve rekabet baskısına karşı koyma kapasitesine sahip olunması gerektiğini belirten EKONOMİK KRİTERLER.

Üçüncüsü ise: AB'nin siyasî, ekonomik ve parasal birlik hedeflerini kabul etmek üzere, üyelik yükümlülüklerini üstlenme kabiliyetine sahip olunması gerektiği ifade edilen topluluk muktesebatına UYUM KRİTERLERİ.

Bu üç kritere göre değerlendirildiğinde Türkiye'nin hayli gerilerde olduğu görülüyor.

2025 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'den birkaç rakam açıklayalım:

Türkiye, hukukun üstünlüğü konusunda 143 ülke arasında 118. sırada.

Hükümet Yetkilerinin Kısıtlanması başlığında 143 ülke içinde 136. sırada.

Temel haklar kategorisinde 143 ülke içinde 134. Sırada.