Mayıs demokrasi tarihimiz açısından da önemli bir aydır. Demokrat Parti'nin 14 Mayıs 1950'de iktidara gelmesi "demokrasi bayramı", 27 Mayıs 1960 kanlı darbesi ise "kara bir leke" olarak demokrasi tarihimize geçmiştir.
14 Mayıs'ın demokrasi bayramı olarak anılmasını sebebi, bu tarihle birlikte ülkenin tek parti rejiminden kurtulması ve seçimle gelenin seçimle gittiği yeni bir dönemin açılmasıdır.
7 Ocak 1946'da kurulan DP milletin iradesiyle 1950'de iktidara gelmişti. DP'nin ilk kongresinde merhum Adnan Menderes'in söylediği, "Memleketin yürüttüğü demokrasi yolunda hürriyeti sevenlerin hizmeti büyük olmuştur" sözleri demokrat misyonun amacını gösteriyordu. DP'nin seçimlerde kullandığı "Yeter! Söz milletindir" afişi milletin hâkimiyetini ve demokrasinin güçlenmesi ifade etmişti.
10 sene süren DP iktidarında maddî ve manevî anlamda kalkınan Türkiye'de, maalesef 27 Mayıs darbesi ile bir ihtilâl geleneği başladı. Demokrasiye karşı yapılan "kanlı darbe", Menderes yönetimindeki DP hükûmetini görevden uzaklaştırıp, Meclis'i lağvetmişti. Bakan ve milletvekillerinin tekme tokat dövüldüğü, 592 kişinin yargılandığı Yassıada dâvâlarında sanıklar, mahkeme heyetinin hakaret ve aşağılamalarına maruz kalmış, milletvekilleri, verdikleri yasa tekliflerinden dolayı yargılanmıştı. Menderes'in Almanya'dan sipariş ettiği Kur'ân-ı Kerîm dahi "suç delili" olarak sayılmıştı.
Darbe 20 yıl demokrasi bayramı olarak kutlandı!
Yaşanan dönemin ruhunu yansıtması bakımından, 27 Mayıs darbe bildirisini okuyan Alparslan Türkeş'in oğlu Yıldırım Tuğrul Türkeş'in 2008 yılında anlattığı hatırasını hatırlamakta fayda var. Tuğrul Türkeş, kendisi için düzenlenecek sünnet merasiminden babası vesilesiyle haberdar olan Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in başka komutanların çocuklarını da dahil ederek düğünü Çankaya Köşk'ünde yaptırdığını söylüyor. Darbenin üzerinden daha 1-1,5 ay geçmeden, bir tarafta Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı diğer tarafta Köşk'te düğün düzenlendiği ibretlik bir durum...
Anayasa ve hürriyetleri ortadan kaldıran 27 Mayıs darbesinden sonra 20 sene boyunca bu tarihin "Hürriyet ve anayasa bayramı" olarak kutlanması bir utanç vesilesi idi.
27 Mayıs ile gerçek bir hesaplaşma yapılamadı ne yazık ki. Bu maksatla Yassıada'yı "Demokrasi- İbret Müzesi" yapmak üzere yola çıkan iktidar, adayı önce sit alanından çıkardı sonra da ranta kurban ederek betona mahkum etti.
Darbecilerle hukuk içinde hesaplaşma olmadan...