Batının küresel emperyalizmini, kapitalist medeniyeti ve modern yaşam tarzını eleştiriyoruz.
Batının batı dışı toplumlar üzerinde tesis ettiği hegemonyayı kabul etmiyoruz.
Batı dışı toplumların sömürgeci tahakkümün etkisiyle varlık gösteremediğini söylüyoruz.
Batıdaki maddi gelişmeyi meydana getiren tarihsel süreci ve onun oluşturan temel unsurları sorguluyoruz.
İçine doğduğumuz dünyanın ne kadar verili olduğunun farkında olsak da dünyanın içine doğduğumuzu kabul etmeliyiz.
Biz artık batı hegemonyasında oluşmuş dünyanın bir parçasıyız. Her şeyiyle içine doğduğumuz bu dünya bizim dışımızda oluşmuş olabilir, ancak biz artık onun içindeyiz.
Ancak modern dünyanın bir parçası olmamız o dünyayı kabul etmemiz gerektiği anlamına gelmez.
Anlamını yitirmiş modern dünyayı benimsemeyenler olarak "biz" kendi anlamımızla buluşma sorumluluğunu yerine getirmek zorundayız.
Batı tahakkümüne maruz kalmış diğer topluluklardan farklı olarak bu yük bizim omuzlarımızda duruyor.
Bu sorumluluk, batılı paradigmanın karşısına alternatif bir paradigma oluşturma teklifini içermiyor.
Yalnızca bir mağduriyet hikayesiyle değil, aynı zamanda bir yükümlülükle karşı karşıyayız.
Bizim sorumluluğumuz mevcut değerler dizisinin karşısına bir değerler dizisi getirmekten ibaret değil.
Ne söylersek söyleyelim, günümüzde cari olan kavramlarla konuşmak durumunda kalacağız ya da bugüne hitap edemeyeceğiz.