Eksik hesap

Modernlikle hesaplaşmak, özellikle son yüzyılda düşünce dünyasında en sık rastlanan çabalardan biri. Bu hesaplaşma, kimi zaman bir reddiye, kimi zaman bir revizyon, bazen de nostaljik bir kaçış biçiminde karşımıza çıkıyor.

Ancak ortak bir gerçek var: Modernlikle hesaplaşma iddiası taşıyan her düşünsel girişim, modernliğin sınırlarını aşmaya niyetlense de, çoğu kez onun epistemolojik ve ontolojik çerçevesi içinde kalmaya mahkûm oluyor. Yani eleştiri, dönüp dolaşıp yine modernliğin dilinde, kavramlarında ve çelişkilerinde yankılanıyor.

Modernlik, yalnızca teknik ilerleme ya da bilimsel devrimle özdeşleştirilecek bir tarihsel dönem değil. Aynı zamanda doğaya, topluma ve insana dair yeni bir düşünme biçiminin adı. Aydınlanma ile ivme kazanan bu süreç, akılcılığı, bireyselliği, sekülerliği ve ilerlemeci bir tarih anlayışını temel yapıtaşları haline getirdi. Bu yapıtaşları, yalnızca Batı'da değil, modernliğe maruz kalan tüm toplumlarda bir normlar dizisi halini aldı.

Batı dışı toplumların modernlikle ilişkisi, çoğu zaman bir "yakalama" ve "yeniden kurma" çabasıyla örülü.

Bunun dışındaki modernlikle hesaplaşma girişimleri de, büyük ölçüde reaksiyoner bir pozisyondan üretildi. Ancak bu hesaplaşmalar, yapısal değil; daha çok yüzeysel, biçimsel ve kültürel düzlemde kaldı. Yani Batı'nın modernliğine karşılık "bizim modernliğimiz" gibi bir tahayyül inşa edilmeye çalışıldı. Ne var ki bu "yerli" modernlik tasavvurları da, özünde Batı modernliğinin parametrelerini tekrar üreten varyasyonlar olmaktan öteye geçemedi.