7 Ekim 2023'ten bu yana yaşananlar iki temel tespitle ifade edilebilir. Birincisi; İsrail her geçen gün zulüm, katliam ve hukuksuzluğunu artırarak sürdürüyor. İkincisi; Gazze tüm zorluklara rağmen direnmeye devam ediyor. Bu süreç, uluslararası sistemin iflas ettiğini ve işlevsiz olduğunu da gözler önüne serdi.

İki yıldır aralıksız devam eden katliamların önüne geçilememesi, maalesef, zaman zaman ümitsizlik ve yılgınlığa yol açabiliyor. Son kertede oluşan tablo, sürecin Gazze aleyhinde seyrettiği şeklinde kaygılara sebep olabiliyor.

Acaba ümitsizlik, yılgınlık ve kaygıya sebep olan bu tablo gerçeği ne kadar yansıtıyor Tabloya "uzaktan" baktığımızda başka bir gerçek görebilir miyiz

Öncelikle şunu görmek gerekir ki, elde ettiği mevzi kazanımlara rağmen İsrail en başta ilan ettiği amaçlarına ulaşamadı.

Ana hedefinin Hamas'ı Gazze'den çıkartmak ve yok etmek olduğunu açıklayan Tel Aviv yönetimi Gazze'de hiçbir zaman tam hakimiyet sağlayamadı ve Hamas'ın direnişini kıramadı.

Bu amaç doğrultusunda izlediği "Hamas'ı yalnızlaştırma politikası" tersine döndü. Gün geçtikçe dünya siyasetinde İsrail'in kendi kendini yalnızlaştırdığına şahitlik ediyoruz.

Avrupa'nın İsrail'e zayıflıyor. Daha önce koşulsuz destek sunan devletler bile, artan sivil kayıplar ve insanlık dışı manzaralar karşısında çekincelerini dile getirmeye başladı. Birçok Avrupa ülkesi Filistin'i devlet olarak tanıyacağını açıkladı. BM'de Filistin lehine tasarının oylama ABD'nin de aralarında olduğu 10 ülkenin "hayır" oyuna karşı 142 "evet" oyuyla kabul edildi.

İsrail'in dünya kamuoyundaki desteği itibarsızlığı zirve yaptı. En büyük müttefiki ve hamisi konumundaki ABD dahi, İsrail'i desteklemekte güçlük çekiyor. ABD Başkanı Trump, gittiği bir restoranda Filistin konusundaki tutumu dolayısıyla protesto edildi.

Diğer yanda ise, "terörist" olarak lanse etmeye çalıştıkları Hamas direnişiyle, çok önceden hak ettiği saygı ve itibarı kökleştirdi. Enkaz yığınlarının arasında, bütün imkansızlıklara rağmen yılmayan direniş, dünyanın dört bir yanında karşılık buldu.