Kitapçıları dolaşmayı, rafların arasında kaybolmayı, o kağıt kokusunu içinize çekmeyi sever misiniz Ben çok severim. Elinize aldığınız kitabı incelerken birinin gelip size o kitabı tavsiye etmesi, kitap hakkında ayak üstü birkaç kelime konuşmak bana çok iyi gelir. O gün yine bir kitapçıda dolaşırken 30'lu yaşların ortasında bir adam geldi yanıma, selam verdi, kendini tanıttı. Elindeki şiir kitabı dikkatimi çekti, "Sever misiniz şiir okumayı" dedim. Mahçup bir şekilde, "Aslında şiire pek de aşina değilim. Ama bu aralar bilinen tüm şairlerin kitaplarını alıyorum." Şaşırdığımı görünce, "Çünkü o şiirlerden bir mükemmel cümle çıkarmaya çalışıyorum" diye ekledi. Niyetini anlamış olsam da, anlatmasını istedim. "Bir kadın var ve yaklaşık bir aydır iletişim halindeyiz. Kahve içiyoruz, etkinliklere gidiyoruz. Onunlayken çok mutlu olduğumu, dünyayı unuttuğumu fark ettim. Birlikte zaman geçirirken kendimi çok iyi hissediyorum. İşte tüm bu hissettiklerimi de ona anlatmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum." "O zaman şiirsel bir cümleyle söze girip sonrasını getirmek istiyorsun" dedim. "Evet, tam da öyle" diye cevap verdi. Kusursuz bir cümle bulursa, etkilendiği kadının kendisini reddetmeyeceğini düşünüyordu.
Haberin DevamıZAMAN DA GEÇİYOR
Ama zaman da geçiyordu elbette. Bunu hatırlattım kendisine, "Bunun da farkındayım, ben mükemmel cümleyi bulana kadar hayatımdan çıkıp gitmesinden korkuyorum" dedi. Bir paradoksun içindeydi. Hem mükemmel cümleyi bulamamaktan korkuyor, hem de bu arama sürecinde kadının gitmesinden endişe ediyordu. Ve maalesef iki korkudan bir doğru çıkmıyordu. "Şimdi sana en sonda söylenmesi gerekeni baştan söyleyeceğim" dedim. "O kusursuz cümleyi asla bulamayacaksın. Çünkü zihnindeki kusursuzluk arayışı, aslında reddedilme korkusunun yarattığı bir savunma mekanizması. Kendini 'Yeterince iyi değilim, cümlem yeterince akıllıca değil' diye kodluyorsun." "Yani..." diye mırıldandı. "Yani şunu unutuyorsun, başlangıçlar kusursuzlukla değil, samimiyetle kazanılır. O kadınla aranızdaki duygusal ilişkiyi başlatacak olan şey, aradığın cümle değil, o cümleyi söylerken gözündeki cesaretin ışıltısıdır." "İyi de bu kadar şiir boşuna mı yazıldı, bu şiirlerdeki cümleler etkileyici olmasa kimse okumazdı ki" dedi. "Haklısın elbette, o şairler de aşklarını bu şiirler sayesinde duyurdu, buna itirazım yok. Ama bu dizeler, onların dizeleri. Sen de kendi dizelerini yazmalısın. Sen kusurlu da olsa kusurlu doğal ve samimi bir şekilde kur cümleni. İlk adımlarda aşkın tohumu gizlidir. Ekmenin zamanı gelmiş de geçiyor bile..."