Kurtarma tatili işe yarar mı

Berk Oktay'ın eşi Yıldız Çağrı Atiksoy'u aldattığı iddiaları gündemde kalmaya devam ediyor. Oyuncunun dizideki rol arkadaşı Gülsim Ali ile yakınlaştığı, aralarındaki mesajlaşmaları eşinin yakaladığı konuşuluyor. Ayrıca manken Tuğçe Aral'ın da taciz iddiaları var. Berk Oktay, eşi hamileyken sosyal medya üzerinden kendisine epey bir yürümüş. Mesajlar taciz boyutuna gelince Tuğçe Aral kendisini engellemiş. Ha bir de Gülsim Ali'nin olay ortaya çıkınca Atiksoy'u arayıp "Lütfen mesajları ifşa etme, yeni bir diziye başlayacağım, beni kadrodan çıkarırlar" dediği iddiası da var.

Haberin Devamı

Vay ki ne vay sayın seyirciler... Tüm bunlara karşın Berk Oktay kısa bir açıklama yaptı, hepsini yalanladı. Sonra da hop, eşi ve bebeğiyle tatile çıktı. Elbette bu tatil, önceden planlanmış olabilir, hiç bu olaylarla ilgisi bulunmayabilir. Ancak, ilişkiler konusunda yıllardır kalem oynatan biri olarak şunu söyleyebilirim ki bu bir evliliği kurtarma tatilidir. Çiftler, sıkıntılı döneme girdiklerinde hem baş başa kalmak hem de anı tazelemek için bu tür tatillere çıkarlar, çoğu zaman da işe yarar. Ama işin içinde gerçekten bir aldatma varsa bunun öyle kısa bir tatille kurtarılması pek mümkün değildir. Eğer gerçekten evlilikleri için yeniden çaba gösterme sürecine girmişlerse bunun çok uzun bir zamana yayılacağını bilmeleri gerekir. Tatil bu sürecin başlangıcıdır. Bebeklerinden fırsat buldukları her anda konuyu enine boyuna konuşmalı ve akıllarındaki soruları tek tek sorup cevaplarını almalıdırlar. Aksi takdirde deniz-kumgüneş tatilinden başka bir şey olmayacaktır. Üzerini kapattıkları o devasa sorun da tatilden döndüklerinde yine karşılarına dikilecektir. Tabii, "Birlikte görüntü verin" diyen menajerleri de onları bu tatile çıkmaya zorlamış olabilir, onu bilemem. Eğer öyleyse zaten bu iş çok daha derin bir çıkmaza girer. Neyse, umarım evliliklerini kurtarabilirler. En, anlaşmalı ayrılık bile, yaşayanlar için çok zordur çünkü.

EN BÜYÜK TRANSFER TARAFTAR OLMUŞ

Yıllardır bu köşede Fenerbahçe'nin en büyük sorununun kendini taraftar olarak niteleyen ama aslında 'seyirci' olmaktan öteye geçemeyen tribün topluluğu olduğunu yazarım. Takıma dünyanın en iyi oyuncularını da getirsen mutlu olmayan, birkaç küçük hatada bile futbolcuları yuhalayan, küfür eden bu topluluk Fenerbahçe'ye büyük zarar verdi. Son Feyenoord maçında ise o özlediğimiz taraftar geri dönmüştü. Takım gol yiyip geriye düştüğünde bile susmadılar, hep oyunun içinde kaldılar. Hollanda ekibine cehennemin neresi olduğunu gösterdiler. Bu maçtaki gerçek taraftarlar kendilerini her maçta gösterirse, Fener'in önü açık. Mourinho için de birkaç sözüm olacak. Geçen sezon belli ki uzun süren bir alışma dönemi yaşadı. Ama artık olgunluk döneminde. Oyunu okuyuşu, takımı kuruşu, kenardan müdahaleleri güven verdi. Oyuncuların da kendisine olan güvenini tazeledi. Şimdi kulübün önünde bir kongre süreci var. Tam da Avrupa'da iyi giderken ve ligi de domine edebileceği belliyken girilecek bu süreç bence takıma zarar verecek. Bence olağanüstü kongre kararı kaldırılmalı, olağan kongre süreciyle devam edilmeli. Fenerbahçe'nin tüm dinamiklerini bu konuyu tartışmaya çağırıyorum.