Kıskançlık aşkın katili olabilir mi
Kendimizle ilgili her şeyi biliyor muyuz Daha da önemlisi, bildiklerimiz doğru mudur Yoksa koşullanmanın, toplumsal baskıların, aile yapımızın dayattığı davranışları birer kişilik özelliği haline mi getiriyoruz Bu soruları bana düşündüren şey bir okurumun, "Dışarıdan çok kıskanç biri olarak görünüyorum ama aslında öyle değilim. Sevgilimle yalnızken onun söylediğine göre dünyanın en anlayışlı erkeğiyim. Ama dışarıda bana bir şeyler oluyor. Nedense onu sürekli kısıtlamaya çalışıyorum. Bu durum beni rahatsız ediyor ancak engelleyemiyorum. Neyim ben, iflah olmaz bir kıskanç mı Yoksa kendine güveni olmayan ezik, silik bir erkek mi" Şeklindeki sorusuydu.
Haberin DevamıEVDEYKEN BAŞKA
"Bir örnek verir misin" diye sordum ona. "Mesela" dedi, "Dışarıya çıkacağımız zaman giydiği kıyafetler evdeyken gözüme o kadar hoş görünüyor ki, ona hayranlıkla bakmaktan kendimi alamıyorum. Ve o an aklıma böyle bir kıyafetle dışarı çıktığımızda onu kıskanabileceğim gelmiyor. Çünkü ben estetik duygusu yüksek olan bir insanım. Ama bir yere gidip oturduğumuzda bir anda tavırlarım değişiyor. 'Keşke giymeseydin, ne gerek vardı bu kadar makyaj yapmana' falan diyerek gecesini zehir ediyorum. O bana, 'Aşkım ben bunu evde giydim, sen de üzerimde gördün. Evde itiraz etmiyorsun da neden şimdi böyle yapıyorsun' diye soruyor, cevap da veremiyorum."
ÖĞRETİLMİŞ KISKANÇLIK
Belli ki okurum, 'öğretilmiş kıskançlık' denen ve son zamanlarda gittikçe yayılan bir olguyu yaşıyordu. Yani, kişinin içinde bulunduğu sosyal ve kültürel grubun normları gereği kendisi istemese de uygulamak zorunda kaldığı kıskançlık türü. Kişi yaşadıkça, içinde bulunduğu toplumun yarattığı ilişki kurallarına göre kıskanmayı öğrenir. Çocuklukta, anne-babadan öğrenilen bu durum, ilk gençlikte arkadaş grubunun davranışlarıyla şekillenir. Örneğin genç delikanlı, kız arkadaşının mini etek ve askılı bluz giymesine karışmamaktadır. Ama grup arkadaşları kendi sevgililerini kısıtlamaktadır. Bir süre sonra arkadaşları tarafından dışlanacağını düşündüğünden aynı davranışı sergilemeye başlar. Bunu ona anlattığımda, "Haklısın doktor" dedi, "Ben büyük bir şehirde yaşasam da aslında kasaba irisi bir yerde doğup büyüdüm. Sanırım orada öğrendiklerim benim bugünümü zorluyor. Peki bir şey daha soracağım. Hiç kıskanmamak da kötü bir şey değil mi Yani seven insan kıskanmaz mı"
Haberin DevamıAŞKIN GÖSTERGESİ Mİ
"Kıskançlık sevginin ölçütü olamaz" diye cevap verdim. "Ne kadar seviyorsan o kadar kıskanırsın diye bir şey yok. Aksine, ne kadar seviyorsan o kadar kıskanmazsın. Sahiplenme duygusunun aşkla ilgisi yoktur. Çünkü aşkta sahip olmak değil, ait olma duygusu öne çıkar. Birine sahip olman mümkün değil, ancak kendini ona ait hissedebilirsin. Burada yapılan en büyük hata, kıskanılan kişinin kendini teslim etmesi ve bunu bir sevgi gösterisi olarak gördüğünden sesini çıkarmaması. Kıskanan kişi ise ilişkiyi tehdit ederek, zor kullanarak ya da küserek sevgiyi sağlayabileceğine inanır."