Başkaları için yaşanan hayat
Nihal Candan'ın dolandırıcılık suçlamasıyla yattığı cezaevinde 'anoreksiya' (yememe) hastalığına yakalandığını Türkiye, POSTA Gazetesi'nden öğrendi. Arkadaşımız Alev Güroy Cimin'in 25 Nisan 2024'te manşetten yayınladığımız özel haberi, 'Lüks hayattan anoreksiyaya' başlığını taşıyordu.
Bu haber üzerine heyet muayenesine alınan Nihal Candan, birkaç gün sonra sağlık nedeniyle tahliye edildi. Cezaevine girene kadar Instagram'da yaşadığı lüks hayatı sergileyen, bilmem kaç bin dolarlık çantalarla, geceliği bilmem kaç bin dolarlık otel odalarında pozlar veren Nihal Candan'ın aslında hiç parasının olmadığı, tüm o pozların 'gösteriş' amacıyla verildiği ortaya çıktı. Bir başka deyişle bu genç kadın kendi hayatını değil, başkalarına göstermek istediği bir hayatı yaşamıştı. Cezaevine girince eşi de kendisini terk etmiş, sığındığı annesinin evinde hayata tutunmaya çalışmıştı. Şimdi geldiğimiz noktada, bir hastane odasında anoreksiyanın pençesinden kurtulmaya çalışıyor. Aslında pek de çalışmıyor çünkü tedaviyi reddettiği yönünde haberler geliyor. Anlaşılan hayattan da vazgeçmiş, 25 kiloya düşmüş, bazı organları iflas etmiş. Kızının durumuna üzülen babasının kalp krizi geçirmesi de cabası... Başkalarına güzel görünme, kendini olduğundan farklı gösterme, parçası bile olamadığın bir hayatı sanki seninmiş gibi yaşama çabası ne yazık ki günümüzün en büyük problemlerinden biri. Sosyal medya bir yaşam alanı değildir, sadece eğlence alanıdır. Böyle algılandığı takdirde hiçbir problem yaratmaz. Ama hayatı başkaları için yaşamaya çalışmanın sonucu çok ağır olabiliyor. Nihal Candan'a geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, bir an önce sağlığına kavuşup kendi hayatını yaşamasını diliyorum.
Haberin DevamıŞAHANE FİNAL
Türkiye Basketbol Süper Ligi, yıllardır karşılaşmadığımız bir finalle son buluyor. Fenerbahçe-Beşiktaş... Türk sporunun bu iki büyük kulübünün 7 maç üzerinden oynanan ve 4'ünü kazananın şampiyon olacağı final serisinde karşı karşıya gelmesi son yılların en şahane olayı. Kadro değeri 5 milyon dolar olan Beşiktaş'ın 30 milyon dolarlık Euroleague ekibi Anadolu Efes'i eleyip finale çıkması zaten başlı başına bir başarı öyküsü. Şimdi karşısındaki Fenerbahçe'nin değeri de 33 milyon dolar. Yine müthiş bir başarı öyküsüne imza atıp şampiyon olabilir mi bilmiyorum. İlk iki maçı kaybetti ama, sıradaki iki maçı kendi evinde oynayacak. Bir Fenerbahçe taraftarı olarak şunu söyleyebilirim, elbette biz şampiyon olalım isterim ama olmazsa da asırlık bir rakibin, köklü bir kulübün bu kupayı alması beni üzmez. Futboldaki rekabetin, salonlara yayılmasını çok isterim. Beşiktaş ve Galatasaray'ın da basketbola, voleybola yatırım yapması, güçlü takımlar kurması, taraftar ilgisinin sadece futbolla sınırlı kalmasının önüne geçer. Umarım bu tür final serileri önümüzdeki sezonlarda da sürer.