Aileni seçemezsin ama silebilirsin

Özcan Deniz'in doğarken ailesini seçme şansı yoktu. Hayırlı bir evlat da oldu. Ünlenip paraya kavuşunca ailesini unutmadı. 4 kız kardeşine, annesine baktı. Ağabeyi Ercan Deniz'i ortağı, menajeri yaptı.

Fakat o nasıl bir aileymiş ki; kendilerine evlatlıkta bunca yıl en küçük bir kusurda bile bulunmayan evlatlarını bir anda dünyanın en kötü insanı olarak lanse etmeye başladılar. Aile bireyleriyle ticari ilişkilerini bitireceğini açıklayınca ağabeyi Ercan Deniz, kız kardeşi Yurda Güler ve anne Kadriye Deniz, en azılı Özcan Deniz düşmanı oldular. Özcan Deniz tek başına bir birey. Kiminle evleneceğine kendisi karar verir. Samar Dadgar ile mutluysa, ailesi olarak siz de onun mutluluğuyla mutlu olmalıydınız. Neymiş, Samar Dadgar sinsi ve zeki oyunlarla Özcan Deniz'i ailesinden uzaklaştırmış falan filan. Yani siz bu kadar kalabalık aile, bir Samar Dadgar'a yenildiniz öyle mi Yahu aşk diye bir şey var, bağlılık diye bir şey var. Her şeyin altında niye sinsilik arıyorsunuz Yoksa sizin yönteminiz böyle de, herkesten aynı şeyi mi bekliyorsunuz Asıl komiğime giden ağabey Ercan Deniz'in "150-200 milyonluk malım mülküm Özcan'ın üzerinde" demesi. Sorarlar insana, sen bu parayı nasıl kazandın diye. Özcan Deniz diye bir kardeşin olmasaydı böyle bir mal varlığına sahip olabilir miydin acaba Özcan Deniz sahnede bir 'dev'dir. İzledim, oradan biliyorum. Şimdi kendi çekirdek ailesi için de bir dev. Helal olsun.

Haberin Devamı

YABANCI HAKEM ÇÖZÜM OLUR MU

Galatasaray- Fenerbahçe derbisini Slovenya federasyonundan Slavko Vincic'in yöneteceği kesinleşti. Ama tartışmalar bitmedi, bitecek gibi de görünmüyor. Aslında yabancı hakemin korkulacak bir tarafı yok. Her iki takım için de büyük bir fırsat. Fenerbahçe hakkıyla oynar kazanır, lig yarışı devam eder. Galatasaray yabancı hakemle kazanır, şampiyonluğu büyük ölçüde garantiler, Fenerbahçe'ye de "O çok güvendiğiniz yabancı hakemle bile sizi yendik. Demek ki sorun hakemlerde değilmiş, siz kötü oynuyormuşsunuz" der. Ancak konu bundan daha derin. Konu, Türkiye'de futbolun artık sadece masa başında bir takım hesaplarla oynanıyor olması. Sahaya çıkan takımların pek de önemi yok. Holigan yorumcular, kifayetsiz yöneticiler, eyyamcı hakemler, paradan başka hiçbir şeyi düşünmeyen menajerler futbolu bu hale getirdi. Eskiden Galatasaray- Fenerbahçe derbisi sadece iki takımın taraftarları için değil tüm Türkiye'nin bayramıydı. Günler öncesinden maç için hazırlanılır, maç günü formalar giyilir, stada gidebilen gider, gidemeyen semtinde, kahvede, restoranda maçını izler, ertesi gün de yenen taraf yenilen arkadaşlarına takılırdı. Hatta farklı formalardaki arkadaşlar aynı masada bu derbiyi izleyebilirdi. Şimdi futbol iklimi hiç hoş sinyaller vermiyor. Bu yüzden derbiyi izlemek de hiç kimse için keyifli olmayacak. Yine de dileğimizi tekrarlayalım. İyi olan kazansın...