Kuran-ı kerimde müminlerin vasıfları- 2

Konumuzun bu haftaki bölümünde; "müminlerin Allah'tan korktukları" gerçeğini inceleyip hatırlatmaya çalışacağız inşaallahü teâlâ:

2- Müminler, Allah'tan korkarlar: Allah'tan korkmak, yalnızca bir ceza alma endişesi değil; O'nun azametini, yüceliğini, kudretini ve rahmetini hakkıyla tanımak ve bu tanımanın doğurduğu saygı, sevgi ve mesuliyet duygusuyla yaşamaktır. Yani mümin, Allahü Teâlâ'yı tanıdıkça O'ndan korkusu artar. Başka bir tabirle kişinin; Allah'tan korkusu, O'nu tanımasıyla orantılıdır. Âyet-i kerimede buyuruldu ki:

"… Gerçek şu ki, kulları içinde ancak âlimler, Allah'tan gerektiği gibi korkarlar. Şüphesiz Allah, karşı konulamaz kudret sahibidir, çok bağışlayıcıdır." (Fatır 28)

Evet, bu âyet-i kerime, Allah korkusunun; bilginin, marifetin ve derin bir idrakin meyvesi olduğunu gösterir. Konuyla alakalı bir hadis-i şerifte ise, şöyle buyurulmaktadır: "Ben, Allah hakkında sizden daha çok bilgiye sahibim ve benim haşyetim (korkum ve saygım) sizinkinden daha fazladır." (Buhari)

Bu hadis-i şerif de gösteriyor ki, Allah korkusu; cehennem korkusundan öte; ilimle birlikte gelişen bir haşyettir. Çünkü kişi tanıdıkça sever, sevdikçe büyüklüğünü hisseder; büyüklüğünü hissettikçe de O'ndan uzak kalmaktan korkar. Bu korku, bilgi ve idrakin neticesinde oluşan hayranlık ve saygının iç içe geçtiği bir "uzak kalma" korkusudur. Yani sıradan bir ürperti ya da kaçma ve kaçınma duygusu değil, sevdiğine layık olamama kaygı ve endişesidir.

İnsanoğlu için en büyük nimet ve en yüksek makam; "iman" yani Allahü Teâlâ'ya inanmaktır. Sonra "marifet" yani Allahü Teâlâ tanımaktır. Ondan sonra da "muhabbet" yani Allahü Teâlâ'yı sevmektir.

Bu hakikatten de anlaşılacağı üzere; kişi, önce Allahü Teâlâ'ya iman eder. İman eden kişi, Allahü Teâlâ'yı tanır. Allahü Teâlâ'yı tanıyan kişi de Allahü Teâlâ'yı sever. İşte bu şekilde; imanla birlikte Allahü Teâlâ'yı tanıyıp seven kişi, O'nun emir ve yasaklarını çiğnemekten ve rızâ-i bârîsine muhalefet etmekten çok korkar.

Evet, ârifler, Allahü Teâlâ'nın yüce rızasından uzak kalmaktan çok korkarlar. Fakat buraki korku, -bir kaçış değil- bir sığınma ve yakınlaşma duygusudur. Bilâ teşbîh bu, tıpkı bir çocuğun, annesinin sevgisini kaybetme korkusuyla ona daha çok sokulmaya çalışması gibidir.

İslam âlimleri, Allah korkusunu genellikle "takvâ", ile açıklamışlardır. "Takvâ" lügatte; sakınmak, korunmak ve korkmak gibi mânâlara gelir. Dinde ise "takvâ", kişinin; Allah korkusu sebebiyle günahlardan yani; dinen haram olan şeyleri yapmaktan kendini koruması ve böyle şeylerden uzak durması, demektir. "Muttakî"