Mesele Ciddi ve Derindir!

Bölgesel dengelerin hızla değiştiği, dünyanın bir belirsizlik ortamına sürüklendiği bir süreçten geçiyoruz. Mevcut dünya sisteminde güçlü olanlar, kendilerini merkezde görerek olayları bir eşya gibi değerlendirmektedirler. Ekonomik, siyasi, kültürel üstünlüğün sadece kendilerine ait olduğunu düşünüyorlar.

Amerika'nın ''Ortadoğu'' politikası ülkeler bazında değil, bölge bazında bir politika yürütüyor. Bu da doğal olarak bölgedeki tüm ülkeleri olumsuz yönde etkileyecektir. Filistin, İran, Yemen, Lübnan, Suriye bombalanarak olumsuz etkisini yaşadı. Bölgenin diğer ülkeleri bu bombalara karşı caydırıcı bir güç ortaya koymazlarsa, yarın aynı bombalar, Ankara'ya, Riya'da, Bağdat'a Dubai'ye, Kahire'ye kısacası tüm başkentlere atılacaktır.

Kimse felâket tellallığı yaptığımızı düşünmesin. Yaklaşık 10 yıldan beri yazdıklarımıza, çıktığımız programlarda konuştuklarımıza bakılırsa, bugün yaşananlara çok önceden dile getirdiğimiz görülecektir. Sadece kendi şahsımı kastmetmiyorum, dış gelişmeleri ciddi takip eden birçok araştırmacı, Akademisyen, aynı tehlikelere dikkat çektikler.

Dolayısıyla bugün ''Ortadoğu'', geçmişte öngördüklerimizi yaşamaktadır. Geçmişte söylediklerimizi referans vererek bir kez daha diyoruz ki: Eğer İsrail'e karşı bölge ülkeleri caydırıcı bir güç ortaya koymazlarsa, bunun yıkıcı sonuçlarını tüm bölge ülkeleri görecektir.

Bazen içimizdeki zayıf karakterli kişi ve kurumları fonlayarak toplumu kutuplaştırmaya çalışacaklar. Bazen de terörörgütlerini kullanmaya devam edecekler. Yeri gelmişken şunu belirtmek isterim: Türkiye'nin terörden arındırılması teknik olarak önemli ve iyi niyetli bir projedir. Ancak TÜRK DEGS Başkanı Cihat Yaycı, bu konuya şüpheyle yaklaşmıştı. Ne yazık ki Sayın Yaycı'nın şüphelerini haklı çıkartacak bazı emareler gözlemliyorum. Dikkatli olmakta fayda vardır.

Peki, ne yapmalıyız

Millet olarak bizi kutuplaştırıp bölmeye çalışanlara karşı, kucaklaşarak birleşmeye çalışmalıyız. İktidar-muhalefet ayrımı yapmadan tüm toplumsal kesimleriyle hepimiz Türkiye ailesinin onurlu birer fertleriyiz.

Geçmiş deneyimlerimize dayanarak kendimize, ülkemize ve dünyaya dair oluşmuş bir düşünce alışkanlığımız var elbette. Şuanki deneyimlerimiz, önceden belirlediğimiz düşüncelerimizin neticesinde şekillenmişti. O hâlde hatalarımızdan dersler çıkartırsak yeni bakışaçımız deneyimlerimize dönüşecektir.

Bunu yapabilmek için, önce düşüneceğiz, sonra da birbirimize karşı önyargılarımıza son vermek için değişime olan direncimizle yüzleşeceğiz. Gerçekten bunu becerirsek iyiliğe, adalete, merhamete hizmet etmeyen önyargılarımızı bırakmamız daha kolay olacaktır.