Kuzey takımlarıyla oynamak, bizim gibi mahareti yüksek gösterişi kuvvetli "oyuncu takımlarına" güçtür.
Onların sistematiğini marifetle çözmek, ezelden beridir zorlamıştır tüm takımlarımızı. Zeki Murat Göle hocanın maç önü belirttiği rakibin önde baskı konusundaki kuvveti, yüksek şiddette oynayabilmeleri tedirginlik vesilesi olabilirdi. Saha da patates tarlasından hallice! Ayağına mahir takımımıza pek gelmez! Ayrıca Başakşehir maçının büyük bölümünde Fred-Alvarez ikilisi öndeki Duran-En Nesyri-Talisca-Asensio dörtlüsünden (sonra da Kerem, Nene) yeterince yardım alamamışlardı. Şimdi de aynı gadre Fred-İsmail ikilisi uğrayabilir, temposu yüksek Brann bizi arkaya itebilirdi. Erken gol can sıkar, bu kez de rakibin kapanmasını açmakla uğraşır dururduk.
OLABİLECEK EN GÜZEL SENARYO
Bu griliklere rağmen maça olabilecek en güzel senaryo ile başladık. Mert ekmeğini taştan çıkardı, Nene'ye oynadı. Nene "sanki G.Saray'daki" Kerem'e araya bıraktı. O da ayak içi şık aşırtmayla golü tertemiz buldu. Rakibin reaksiyonu beklenirken 18'de Helland atılınca, maç iyiden iyiye bize döndü. Talisca'nın iki golüyle ilk yarıdan konu kapandı. İkinci yarıda da dominant oyun değişmedi. 10 kişiye karşı oynamak öyle kolay bir iş olmasa gerek. Nitekim ilk yarı bir duran toptan golü yiyorduk. Netice değişmezdi de skora etkisi olurdu. Bergen deplasmanında ACILARIN TAKIMI olmadan, rakibi dağıtarak dönmek, kalan iki maç için, ilk 8 hedefi için kıymetli.
Haberin Devamı
18