Futbol birleştirir

15 Haziran'dan bu yana Amerika'daki Dünya Kulüpler Kupası'nı izlemeye çalışıyoruz. Çok güzel maçlar olduğu kadar çok sıradan ve sıkıcı maçlar da olmuyor değil. Tam bir futbol festivali ve Amerika'da yapılıyor olması işin hem Amerikan propaganda makinesi tarafından dibine kadar sıyırılmasını hem de alt yapı imkânlarının sınırsızlığı açısından dudağımızın uçuklamasını sağlıyor, bizler için ibretlik sahnelerle dolu anlayacağınız.

Bu turnuvanın mottosu "Futbol Dünyayı Birleştirir" olarak açıklandı. Bu minvalde çeşitli reklamlar ve teaserlar dönüp duruyor TRT ekranlarında maç aralarında sizlerin de gözüne çarpmıştır. 32 takımın 63 maçla bu sıcak aylarda Amerika'da yaptığı şov hakikaten de tam bir dünya futbol festivali adını hak ediyor. Dünyanın en ücra köşelerinden gelmiş amatörlerden oluşan Auckland gibi takımlar da var turnuvada futbolun master-class topçularından oluşan İspanyol, İngiliz takımları da var. Tam bir Birleşmiş Milletler konsepti ve hepsi eşit şartlarda mücadele ediyorlar. (İnter Miami'nin Messi yüzünden çağrıldığı, statüdeki şartları taşımadığı söyleniyor ama o kadarcık da olsun Messi Messidir.)

Toplam dağıtılan ödül miktarının Bir Milyar Dolar civarında olacağını düşününce gönül Türk takımlarının da oralarda boy göstermesini ve bu paracıklardan birazının da bizim takımlarımızın kesesine girmesini arzu ederdi ama henüz o aşamadan bir tık gerideyiz. UEFA kontenjanında sıra bize gelene kadar önümüzde çok trafik var ama bakarsınız ileriki turnuvalarda o da olmuş.

Kulüp takımlarının enternasyonal turnuvalarda yer alması milli takımların turnuvalarından daha şenlikli ve heyecanlı geçiyor uzun zamandır. Dünya futbolundaki trendler kulüp takımlarının çok renkliliği ve oluşturduğu heyecanın daha fazla insan tarafından takip edilerek pastanın büyütülmesi pazarlama ilkesine dayanıyor.

Mesela Real Madrid'i hem İspanyol taraftarlar takip ediyor hem de o takımda yer alan oyuncuların milliyetlerine göre Türkiye'den Brezilya'ya, Güney Afrika'dan Japonya'ya kadar daha onlarca ülkeden milyonlar izliyor. Biz Arda var diye Real'in oynadığı maçlarda İspanyol takımını, Kenan var diye Juventus'u ve dolayısıyla bir İtalyan takımını destekleyebiliyoruz.

Kim Min Jae Fenerbahçe'de oynarken her maçta tribünlerde onlarca Koreli olurdu. İşte futbolun dünyayı birleştirmesi meselesinde de durum böyle. Porto'da oynayan iki Türk oyuncu hatırına Türkler, bir Yunan oyuncu hatırına da Yunanılar aynı maçta aynı takımı destekleyip o takımın başarısı için kendi inançlarında dualar edebilmekteler.