OVP'ye göre 2025 yılında GSYH 62,2 Trilyon TL olacak. Yani 1 Trilyon 600 milyar dolar.
GSYH üretim, gelir ve harcama yöntemleriyle hesaplanabiliyor.
Harcama yöntemine göre, Türkiye'de harcanan her yüz birim paranın %70'i tüketim ve %30'u da yatırım harcamalarına gidiyor.
Bu yazıda %70 tüketim harcamalarını göz ardı edip sadece %30 olan yatırım harcamalarını irdeleyeceğiz.
TÜİK'in "sabit sermaye oluşumu" olarak kavramsallaştırdığı yatırım harcamalarına bu yazıda "yatırım harcamaları" diyeceğiz.
GSYH'nın yaklaşık %30'u olan yatırım harcamalarının 480 milyar dolar olduğunu varsayıyoruz.
480 milyar dolar yatırımı çok bulanlar ayrıntıları öğrenince sevinmeyebilir.
480 milyar dolar harcamanın;
a) %50'si yani 240 milyar doları inşaat;
b) %40'ı yani 192 milyar doları makina ve teçhizat ve
c) %10'u da yani 48 milyar dolar, diğer yatırım (veri tabanları, yazılım yatırımları, Ar-Ge vs) harcamalarından oluşuyor.
240 milyar dolarlık inşaat harcamalarının 50 milyar dolarlık kısmı konut yatırımı harcamalarına gidiyor.
Diğer inşaatlara yapılan harcamalar: 190 milyar dolar
(Başlıcaları: İşyerleri, AVM'ler, ofisler, depolar, antrepolar, fabrika binaları, limanlar, kamu hizmet binaları, okullar, hastaneler, hapishaneler, havaalanları, otoyollar, demiryolları, barajlar, köprüler, altyapılar, kışlalar ve diğer binalar.)
İnşaat yatırımları her çeşit yatırımın tamamlayıcı bir unsuru ve iktisadi faaliyetlerin merkezinde yer aldığı için aksatılmadan yapılmalı.
Fakat inşaat yatırımları bir ülkenin teknolojik seviyesini tek başına yükseltemez.
Bugünkü yazının esas konusu inşaat olmadığı için inşaat yatırımlarını da göz ardı ediyoruz.
MAKİNA VE TEÇHİZAT HARCAMALARI
Yatırım harcamalarının %40'ı yani 192 milyar dolar, makina ve teçhizat harcamalarına gidiyor.
Günümüzde satın alınan askeri araç ve silahlar da makina ve teçhizat yatırımı sayılıyor.
Tartışmaksızın, Türkiye'nin yıllık silah ve askeri teçhizat harcamasının 22 milyar dolar olduğunu varsayalım.
Bakiye 170 milyar doların 85 milyar dolarlık kısmının da; var olan 850 milyar dolarlık mevcut makina ve teçhizatların yenilenmesi için harcanıyor.
(Not: Hem 850 milyar dolar hem de bunun %10'u olan 85 milyar dolar rakamları; TÜİK, OECD gibi kurumların veri ve raporlarıyla, bazı akademik makalelerin analizinden derlenmiştir.)
Bakiye 85 milyar doların 55 milyar doları da elektrik üretim, iletim ve dağıtımına; madencilik alanına; su temin, iletim ve dağıtımına; inşaat araç, gereç ve vinçlerin teminine harcanmış olabileceğini varsayalım.
Geriye, en iyimser tahminle, atılım yapılabilecek miktar olarak 30 milyar dolar kalıyor.
Fakat bu 30 milyar doların büyük bir kısmının da bilindik sanayilerin genişleme ve büyümesinde kullanıldığını gözlemliyoruz.
Sonuçta, atılım yapmak ve iktisaden gelişmek için çok çok az yatırım harcaması yapılıyor dense yeridir.
Yine de Türkiye her yıl %4 civarında büyüyorsa; yukarıda çizilen yatırım harcamaları haritası sayesinde büyüyor.
Çektiğimiz ekonomi fotoğrafı bize "ekonomi hacim olarak büyüyor fakat teknolojik seviye bakımından yerinde sayıyor" diyor.
Teknolojik seviye yükseltilemediği için ithal ürünlere bağımlılık, bilhassa ekonomik canlanma dönemlerinde, ülkeyi ödemeler dengesi krizlerine sürükleyecek kadar belirginleşiyor.
Çünkü nitelikli ürün talep artışını karşılayabilecek nitelikte bir imalat sanayi yok.
Yatırım harcamalarının %10'u da yani 48 milyar dolar, veri tabanları oluşturmak, yazılım hizmetleri üretmek veya satın almak ve Ar-GE çalışmaları için harcanıyor.
YATIRIMLARI KİM YAPACAK
Parçalı, savruk ve koordine edilmemiş olsa da yapılan makina ve teçhizat yatırımları ülkenin hiç olmazsa yerinde saymasına katkı sağlıyor.
Fakat yetmiyor.
Peki, kamu, yukarıda çizilen haritanın farkında değil mi
Cevap: Bazı kamu birimleri, bazı konularda oldukça ayrıntılı bilgilere sahip oldukları için YTAK ve HIT 30 gibi kredi paketlerini geliştirebildiler.
İlk olarak Berat Albayrak döneminde, 2018 konuşulmaya başlanan YTAK, 284 ürün için teşvik verebileceğini açıklamasına rağmen bu yıl sadece 234 ürün için kredi verdi.
YTAK'ın desteklediği 50 ürüne ya talep gelmedi ya da gelen talepler yetersiz bulundu.
HIT 30 kredilerini de konuşmaya başladık; her şey planlandığı gibi giderse ilk krediler 2028 yılında kullandırılabilir. Bu süreler çok uzun.
Bu stratejik yatırımlar için çok geciktiğimiz doğru fakat bir yerden başlamak gerekiyor ve başlandı; şimdi bu başlangıçları çığ gibi büyütmek gerekiyor.
Soru: Peki bu yatırımları kim yönlendirecek Hangi kamu kurumu
Yapılması gerekenlerin tamamına vakıf ve kamuyu yönlendirebilecek kişi ve kurumlar var fakat ya yetersiz ya da çekimser görünüyorlar.
Çekimserliğin ilk sebebi sistemsel.
Hiç kimse Cumhurbaşkanlığından talimat gelmedikçe ülkenin, hükümetin hatta Ak Partinin yararına bile olsa, yeni bir işe girişmiyor.
Sebebi de "Reis Sonrası Dönem"e dair Ak Parti içinde yaşanan iç savaş.
İkincisi de iktisadi çekimserlik: Yatırım harcaması yapmak demek kredilerin artması demektir ve ekonomi yönetimi, enflasyonla mücadele sürecinde kredi artışını kesinlikle istemiyor.
Ellerinden gelse kredileri sıfırlayacaklar.
Halbuki biliyoruz ki büyümek ve gelişmek ancak kredi artışıyla mümkün olabiliyor.
DOĞRU BORÇLANMA KALKINMANIN TEMELİDİR
Bu yıl sonunda Merkezi yönetim borç stoku 15 Trilyon TL (yaklaşık 375 milyar dolar) civarında olacak yani GSYH'nın %25'i

16