Enflasyon ve değerli Türk Lirası

Tabip doktorların ücretleri 100, avukatların 90, emeklilerin 86, memurların da 95 ve üzeri, başka zümrelerin ücretleri de bu oranlara yakın oranlarda arttı.

Bütün bu zümreler "benim ücretim artsın fakat fiyatlar artmasın" istiyor.

Üreticiler de rüyalarında bile yapamadıkları zamları yaptı ve paralar kazandı fakat onlar da çalışanların ücreti artmasın istiyor.

Ekonomi yönetimi de herkese ve her şeye zam yaptı; o da enflasyon düşsün istiyor.

İçinden çıkılmaz bir spiral, bir kısır döngü oluştu: Enflasyon yükseldiği için fiyat ve ücretler artıyor, ardışık olarak, fiyatlar ve ücretler artığı için de enflasyon yükseliyor.

Tam bir "tavuk-yumurta" durumu yaşanıyor.

Böyle giderse enflasyon "hayatın olağan akışının normali" haline gelir ve fiyat artışları kanıksanır.

Biz buna "fiyatlarda yapışkanlık", "kanıksanmış atalet" ve "geriye dönük endeksleme" diyoruz; bu niteliğe kavuştuktan sonra enflasyonu indirmek çiğ eti kemikten kaşıkla ayırmak kadar zor olur.

Geçmişte, işe yaraması umuduyla "Enflasyon kefareti olmayan bir günah ve cezası olmayan suçtur" cümlesini pek çok kez kullandım; işe yaramadı.

ENFLASYONU DÜŞÜRMENİN BAŞKA BİR YOLU YOK MU

Enflasyonla mücadelede uygulanan tedbirler yetersiz kaldığı görülünce ekonomi yönetimi, eski defterleri karıştırmaya başladı ve "süper" bir çözüm buldu: TL'yi değerli kılacak politikalar uygulamak.

Değerli TL demek, yurtiçinde üretildiği için pahalılaşmış yerli ürünleri fiyat açısından hizaya sokmak hatta gerekirse ezmek için ucuz ithalat yapmak demektir.

Değerli TL ve ucuz ithalatın olmazsa olmaz şartı da, uluslararası sıcak sermayenin Türkiye'ye bol bol gelmesidir.

Sermaye girişlerinin de temel şartı, enflasyondan daha yüksek bir faiz artışı ve enflasyonun düşeceğini garanti eden makro iktisadi politikalardır.

TCMB son raporunda "Para politikasındaki kararlı duruş, dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir" dedi.

Yani "kur artış oranlarının enflasyon artış oranlarından daha düşük olması için döviz satışı dâhil ne gerekirse yapacağım" demek istiyor.

2003 - 2013 döneminde dünyadaki bütün sıcak paranın 25'i Türkiye'ye gelmişti.

10 yıllık sürede TL sürekli değerlenmişti.

2001'de 1,5 TL olan bir dolar 2017'de 1,12'ye kadar düşmüş ve sonra da tekrar 1,50'li seviyelere geri gelmişti.

Bu dönemde kazara yerli bir ürünün fiyatı yükselse derhal ucuz ithalatla eziliyordu.

DEĞERLİ TL VE UCUZ İTHALAT

Son yazımızda değeri 10 TL olan pamuktan üretilmiş bir gömleğin fiyatının 500 TL'ye yükselmesi sürecini anlatmıştık.

Gömlek üretim sürecinin aslında iki safhası var. Birincisi üretim süreci ve ikincisi de pazarlama, dağıtım ve satış süreci.

Örneğimizde, 10 TL'lik pamuk işlene işlene bir gömleğe dönüşüyor ve 100 TL'ye satılıyordu.

100 TL'ye satın alınan gömlek, pazarlama, dağıtım ve satış süreçlerinin sonunda beş katı fiyatla 500 TL'ye tüketiciye satılıyordu.