Trump'ın Netanyahu'dan farkı ne

Başlıktaki çok önemli soru bir canlı yayın kazasına uğrayınca, ne yazık ki mevcut siyasal iklimde bir soruşturmaya dönüştü.

Duymayanlar için özetleyeyim: Pazar akşamları benim de sabit konuğu olduğum Tele1 TV'deki Türkiye'nin Yönü programında, programın sabit konuklarından emekli general Dr. Haldun Solmaztürk, konuşmasını bitirirken sordu bu soruyu ve kendi yanıtını da verdi.

Konuşma sırası bana geçerken, rejideki görevli arkadaş, televizyoncuların KJ dediği, daha doğru bir tabirle ekran alt bant yazısına dönüştürüyor bu sözü. Fakat bizim programımızın sonuna yaklaştığımız için, çalışanlar bir yandan da bir sonraki canlı spor programının görüntülerini hazırlıyorlar, zira Fenerbahçe kongresi konuşulacak.

İşte o şartlarda, ne yazık ki görevli arkadaş Trump yerine Erdoğan yazıyor. Sunucu Musa Özuğurlu fark etmiyor bile. Zira çok kısa süre ekranda kalıyor yazı. Hatayı fark edip altyazıyı çekiyor reji. Ama böyle bir hatayı "kollayanlar" var elbette. Pazartesi günü troller devreye sokuldu ve Tele1 hedef alındı.

YA TRT HABER'İN HATASI

Kuşkusuz altyazı aslında hukuken sorun içermiyor ama siyaseten de insani açıdan da Erdoğan ile Netanyahu'yu karşılaştırmak hem yanlış hem haksızlık. Tele1 Yayın Kurulu da bu gerekçeyle kamuoyuna açık bir özür metni yayımladı. Nitekim bir süre sonra açıklama yapan AKP Sözcüsü Ömer elik, altyazıya tepki gösterdi ama özre de dikkat çekti. Fakat ne olduysa ondan sonra oldu ve önce danışmanlar ardından resmi kurumlar Tele1'i hedef almaya başladı. Sonunda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç bir açıklama yapıp soruşturma başlatıldığını duyurdu.

Salı günü Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Tele1 Sorumlu Müdürü İhsan Demir ve programın sunucusu Musa Özuğurlu, polis eşliğinde ifadeye götürüldü. Üç arkadaşımız yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Oysa bırakın özel televizyonları, en geniş kadroyla yayıncılık yapan TRT Haber bile zaman zaman bu tür canlı yayın kazaları yapıyor. Örneğin birkaç yıl önce Karabağ savaşı sırasında ekranda beliren "Azerbaycan sivillere saldırıyor" altyazısı bunlardan en hafifiydi. Hata olduğu ortadaydı ve soruşturma açılmadı elbette.

HALKIN HOŞGÖRÜSÜ

Durum, kamuoyunun önemli bir kısmı tarafından basın özgürlüğünü sınırlama boyutu nedeniyle tepki gördü. Ortada bir suç olmamasına rağmen, bir hatanın soruşturmaya dönüştürülmesi, elbette budanan demokrasimizin geldiği yeri resmediyor.

Öte yandan bu süreçte bazı sanatçılar ve mizahçılar da hedef alınmış durumda. "Halkı kin ve nefrete tahrik" diye bir suçlamayla kültür ortamı baskılanıyor. Halbuki halkımız gayet hoşgörülüdür ve öyle kolay kolay tahrik olmaz. (Geride kalan yıllarda yaşanan bazı "tahrik" olayları, elbette halka mal edilemez, zira tipik Gladyo operasyonlarıydı.) Nitekim bu suçlamayla sayısız soruşturma yaşandı son yıllarda ama gerçekte sokaklarda tahrik olan bir halk yoktu. Ne vardı Sosyal medyada görevli trollerin yaygarası!