Suriyesiz bölge güvenliği olmaz

Birkaç haftadır Türkiye-İran-Irak üçgeninde önemli güvenlik temasları yapılıyor. İstihbaratçılardan cumhurbaşkanlarına uzanan temaslar var. İran Cumhurbaşkanı Reisi Türkiye'deydi. Önce MİT Başkanı İbrahim Kalın, ardından da Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Genelkurmay Başkanı Org. Metin Gürak Irak'taydı.

İran Cumhurbaşkanı Reisi, Ankara'da şu önemli denklemi kurdu: "Türkiye'nin güvenliğinin bizim güvenliğimiz, bölge ülkelerinin güvenliğinin bizim güvenliğimiz olduğuna ve bölge ülkelerinin herhangi biri için en ufak bir güvensizliğin tüm herkese zararı olduğuna inanıyoruz."

Irak Başbakanı Sudani de Milli Savunma Bakanı Güler ve Genelkurmay Başkanı Org. Gürak'a "Türkiye ile Irak'ın güvenliğinin birbiriyle bağlantılı olduğunu" söyledi.

Sonuç olarak hem Tahran hem de Bağdat, "kolektif güvenlik" temelli denklemler ortaya koydular.

KOMŞUYA RAĞMEN DEĞİL, KOMŞUYLA BİRLİKTE

Peki AKP hükümeti de böyle düşünüyor mu "Irak'ın güvenliği Türkiye'nin güvenliğidir" diyor mu, "İran'ın güvenliği Türkiye'nin güvenliğidir" diyor mu

Jeopolitikçi bir yaklaşımla "terörü kaynağında yok etme" adı altında, sürekli komşunun toprağında derinliği artırarak hat inşa etme çizgisinin bir çıkmaz olduğunu daha önce bu köşede birkaç kez ele almıştık. Son olarak Bahçeli'nin Irak'ın 35 km derinliğindeki kalıcı üsleri korumak için 60 km derinlikte "huzur hattı" önermesini eleştirmiştik. Çünkü bu jeopolitikçi yaklaşımın, yarın da 60 km derinlikteki hattı 100 km'den koruma ihtiyacını doğuracağını belirtmiştik.

Bu jeopolitikçi anlayışın yerini, "kolektif güvenliğin" alması gerektiğini söylemiş, "komşuya rağmen komşunun toprağında" çizgisini, "komşuyla birlikte" çizgisine dönüştürmenin önemine işaret etmiştik.

SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ

Türkiye, İran ve Irak arasında, "senin güvenliğin benim güvenliğimdir" anlayışıyla bir "kolektif güvenlik" oluşturulabilirse bu bölge için çok önemli bir adım olur.

Ancak yetmez. Çünkü bölgesel "kolektif güvenliğin" sağlanabilmesi, Suriye'nin de denkleme dahil edilebilmesiyle mümkündür.

Bir kere bölgeye stratejik düzlemde tehdidin kaynağı ABD'dir. ABD, Suriye'nin kuzeyinde bir koridor inşa etmeye çalışarak sadece Suriye'yi değil, Türkiye'yi, Irak'ı ve İran'ı da tehdit etmektedir.

ABD'nin 2003'te Irak'a saldırısı öncesinde bölge ülkelerinin gördüğü, işaret ettiği ama uygulayamadığı denklemdi: Irak'ın toprak bütünlüğü, Türkiye'nin toprak bütünlüğüdür, Suriye'nin toprak bütünlüğüdür, İran'ın toprak bütünlüğüdür.