Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, bakanlıkta düzenlenen yıllık değerlendirme toplantısında, ABD'nin yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi'nden hareketle dikkat çeken bir yorum yaptı.
Güler'in yorumunun bağlamını anlamak için ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi'nde yer alan "müttefiklerin sorumluluğu" ifadesi ile ilgili Washington'ın bakışını anımsamamız gerekiyor.
Belge, ABD'nin "dünya düzenini ayakta tutma görevinin sona erdiğini" ilan ederek Batı yarımkürede in'e karşı yeni Monroe doktrini ilan ediyor, Asya'da in'le mücadeleyi esas alıyor ve geri kalan bölgelerdeki yükünün ağırlığını azaltacağını belirtiyor. Hatta yeni ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, "en az yarım yüzyıldır ABD dış politikasının birinci bölgesi olan" Ortadoğu'ya odaklanmanın gerekçelerinin adım adım ortadan kalktığını savunuyor.
Ve ABD bu bölgelerde, müttefiklerini "birincil sorumluluğu üstlenmeye" çağırıyor.
GÜLER'İN ABD'DEN BEKLENTİSİMilli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in değerlendirmesi tam da bu "sorumluluk üstlenmeyle" ilgili, şöyle diyor: "ABD yakın zamanda yeni strateji belgesi açıkladı. Bizim 6-8 yıldır dile getirdiğimiz bir konu var. ABD için artık tehdit Ortadoğu'da değil, nerede olduğu belli. ABD, Ortadoğu'dan çekildiğinde bölgede barış ve istikrarı sağlayabilecek tek bölgesel gücün Türkiye olduğunu Amerikalı dostlarımızın anladıklarını düşünüyorum. Bu durumun ülkemizin bölgesel ve stratejik etkinliğini artıracağına inanıyorum." (AA, 20.12.2026)
Yani Yaşar Güler ABD'den, Ortadoğu'yu "müttefiki" Türkiye'ye emanet etmesini istiyor.
ABD ORTADOĞU'YU KİME EMANET EDERBir nevi ABD'nin bölgedeki vekilliğini talep eden bu açıklama hem gerçekçi değil hem de stratejik planda fazlasıyla sorunlu.
Bir kere gerçekçi değil ve ABD stratejisinin derinliğini anlamaktan uzak. ünkü ABD bölgede İsrail hegemonyasında bir Ortadoğu düzeni kurmanın kararını vermiş bulunuyor. Dolayısıyla Ortadoğu'daki işlerini Türkiye'ye değil, İsrail'e emanet etmeyi seçti.
İkincisi açıkça "stratejik taşeronluk" anlamına gelen böylesi bir talep, asla kabul edilemez.
Üçüncüsü de talep, böylesi bir ilişkinin içereceği tavizleri görmekten uzak. Zira ABD Ortadoğu'daki işlerini Türkiye'ye "bedava" emanet etmez. Karşılığında Irak'tan sonra Suriye'de de Kürt özerkliğini kabul etmesini ister. Karşılığında Türk askerinin KKTC'den çekilmesini ve yeni Kıbrıs planının kabul edilmesini ister. Karşılığında İsrail'le İran'a karşı ittifak ister.
TÜRKİYE ATLANTİK'TE BOĞULUYORTürk-Amerikan ilişkilerini analiz ederken "NATO'körlük" ve "Atlantik'te boğulmak" gibi bazı kavramlaştırmalar kullanıyorum.

3