ABD'nin Arktik-Akdeniz hattı hedefi

İsveç ve Finlandiya, ABD'nin baskısı sonucunda NATO üyeliğine başvurmaya hazırlanıyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusunda olumlu düşünce içinde değiliz" diyerek bu iki ülkenin üyeliğini veto edebileceğinin sinyalini verdi. Ertesi gün Reuters'a konuşan sözcüsü İbrahim Kalın ise "İsveç ve Finlandiya'ya kapıyı kapatmadık" düzeltmesi yaptı.Ankara'nın zor, ama birilerinin İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğini veto etmesi, NATO'nun da Avrupa'nın da dünyanın da yararına olacaktır. NATO İSKANDİNAVYA'YA GİRİYORİsveç ve Finlandiya, aslında mevcut "tarafsızlık" statüsünden memnun. Bu statü ile Soğuk Savaş ve sonrasında sorunsuz ilişkiler yürüttüler. ABD, Ukrayna krizi üzerinden Rusya'yı kuşatma ve Avrupa üzerindeki hegemonyasını yeniden sağlama hedefleri gereği, bu iki ülkenin tarafsızlık statüsünü bozmaya çalışıyor. Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesinin başladığı 24 Şubat'tan sonra ABD'den İsveç ve Finlandiya'ya bu yönde baskı gelmeye başladığında, her iki ülke de reddettiler. Anımsayalım:İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, 25 Şubat'ta "NATO üyeliği düşünmüyoruz", 7 Mart'ta "NATO üyeliği için referanduma gidilmesinde tereddütlerim var", 8 Mart'ta "NATO'ya başvurumuz, Avrupa'yı daha da istikrarsızlaştıracak" demişti. Hatta İsveç Savunma Bakanı Peter Hultqvist, 10 Mart'ta, "Görevde olduğum sürece NATO'ya katılmayacağız" demişti. Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö de 20 Mart'ta, "NATO'ya katılmamız, Avrupa'daki güvenlik durumunu olumsuz etkiler" demişti.Özetle gerçekte İsveç ve Finlandiya NATO'ya değil, NATO bu iki ülke üzerinden İskandinavya'ya girmeye uğraşıyor, Arktik Okyanusu'ndaki kıyı uzunluğunu artırmaya çalışıyor. YENİ DEMİR PERDEDikkat ederseniz, İsveç ve Finlandiya yöneticilerinin NATO üyeliğine soğuk olmalarının gerekçesi "Avrupa'nın güvenliği" ile ilgili. Çünkü tablo şu:Almanya ve Fransa'nın liderlik ettiği AB, ABD'den bağımsız bölge ve dünya politikası geliştirmek istiyor. Buna da "stratejik özerklik" diyorlar. Berlin ve Paris, Avrupa'nın barışının ve güvenliğinin Rusyasız olmayacağını dile getiriyorlar. ABD ise Avrupa egemenliğini sürdürebilmek için, Avrupa güvenlik mimarisinin inşasında belirleyici olmak istiyor. Şimdi bu amaçla, Polonya-Ukrayna