"Zaman" dediğimiz şey nedir ki
Zamanı biz, an, salise, saniye, dakika, saat, gece, gündüz, gün, ay, sene, asır diye adlandırmışız.
Bu kelimelerin hepsi Arapçadır.
Zamanı yaratan Allah, mekânı yaratan Allah, güneşi yaratan, Allah, ay'ı yaratan Allah celle celalühtür.
Hazreti Adem aleyhisselamdan beri, gün ve geceler, güneşin doğup batmasına göre ayarlanmıştır.
Bu günkü hesaba göre gün 24 saattir.
Hazreti Adem dönemindeki güneş, ay, yeryüzü, gök yüzü aynı olduğuna göre zaman, aynı zamandır.
Hazreti Adem'in oğlu Kabil, babasının Allahtan getirdiği ayetlere uymadığından dünyada ilk kardeş kanı akıtılmış ve ilk kötülük, insan tarafından yapılmıştır.
Öyle olunca, "Zaman kötü" denmez, "Zamane kötüleşti" denir.
Kötüleşmenin temelinde de insanı, zamanı, mekânı yaratan Allah celle celalühün peygamberler aracılığıyla gönderdiği ayetler, bazı insanların çıkarlarına uygun olmadığından, Kabil gibi kendi kuralını insanlığa dayatarak insanları kendiNE kulköle yapmıştır; Trump, Netanyahu, Putin, Şi örneğinde olduğu gibi.
Binlerce yıl önce peygamberlerini öldüren, öldürmeye teşebbüs eden insanlar vardı.
İşte öylesi zamanlardan birinde Zekeriyya aleyhisselâm Rabbine dua ediyor ve Allah'a kul olacak, kendi görevini devam ettirecek, Yakup (s.a.v.) oğullarına varis olacak bir çocuk istiyor.
Biz de Rabbimizden hayırlı evlat istemeliyiz. Evlenmeliyiz ve çoğalmalıyız. Çocuklarımız Peygamberlerin mirası olan ilmi öğrenmeli, âlim ve amil olmalı.
"Meryem" suresi, hanımı veya kendisi kısır olan evlilerimize de ümit veriyor. Allah'tan ümit kesilmemesi öğretiliyor.
Zekeriyya aleyhisselâmın hanımı kısır olduğu halde Allah dileyince Yahya (s.a.v.) nın dünyaya geldiğini haber vererek kısır insanlarımıza ümit veriyor.
Topraktan insanı meydana getiren, et parçası olan dilimize konuşma özelliği veren Rabbimiz, dileyince kısır insandan çocuk olur.
Dilemesi için ne yapalım Çiftçi Rabbinden bol buğday istese vermez.
Çiftçi önce buğdayı tarlaya ekecek, sulayacak, gübreleyecek, sonra Rabbine dua edip tevekkül edecek.
Kısır insanlarımız da Rabbimizin koyduğu tabiat kanunlarına uyacak. O kanunları doktorlarımız biliyor.
Doktorların söyledikleri ve yaptıkları yerine geldikten sonra kendimiz bildiğimiz dille içimizden geldiği şekliyle duaya devam ederiz.
Çağımızın, âlim ve salih insanlara ihtiyacı suya ve ekmeğe ihtiyacı gibidir.
Su ve ekmeğin eksikliği, bu dünyada sıkıntı meydana getiri ama İslam'ı öğretecek âlimlerin ve o ilimlerin nasıl yaşanacağını gösterecek salih insanların eksikliği ahiretin sonsuzluğunda sonsuz sıkıntılarda kalmaya sebep olur.