"Tavşana kaç tazıya tut" dediler

Bu adamlar, (tüm adamlardan özür dilerim) sözden, sözleşmeden, anlaşmadan, antlaşmadan, imzadan, senetten… anlamazlar.

Filistin Kurtuluş Örgütü'nün 1979'da, Ankara'da temsilciliğini açan Ribhi Hallum (kod adı Ebu Firas) yayımladığı "Belgelerle Filistin" isimli kitabında, 1948'den 1988'e kadar Birleşmiş Milletler'de ve diğer devletlerin aracılığıyla imza attığı hiçbir sözleşmeye uymadığını, bir gün dahi beklemeden öldürmeye devam ettiğini yazdığı kitaba, Bülent Ecevit de bir sunuş yazısı yazmış.

Barıştan, sözden, imzadan, senetten anlamaz bunlar.

Kurdukları devletçik ve oturdukları evlerin tapusu, hâlâ Filistinlilerin üzerine kayıtlı.

İsterseniz, internetten İsrail'in haritasının her sene ne kadar genişlediğine bakınız.

İki bin yıldır dünya üzerinde yurt tutamayan, vardığı her yerde cüzamlı muamelesi gören bunların, niçin böyle olduklarını haber verirken bütün insanlığı uyaran Rabbimiz:

فَبِمَا نَق'ضِهِم' مِيثَاقَهُم' وَكُف'رِهِم' بِآَيَاتِ اللَّهِ وَقَت'لِهِمُ ال'أَن'بِيَاءَ بِغَي'رِ حَقٍّ وَقَو'لِهِم' قُلُوبُنَا غُل'فٌ بَل' طَبَعَ اللَّهُ عَلَي'هَا بِكُف'رِهِم' فَلَا يُؤ'مِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا

"Sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, hak­sız yere nebileri öldürmeleri ve "Kalp­lerimiz kılıflıdır" demeleri sebebi ile lanet ettik. Ha­yır, onların küfürleri sebebiyle Allah, kalpleri üze­rine mühür vurmuştur. Onlardan ancak çok azı iman ederler.

وَبِكُف'رِهِم' وَقَو'لِهِم' عَلَى مَر'يَمَ بُه'تَانًا عَظِيمًا

Bir de inkâr etmeleri ve Mer­yem'e büyük bir iftira yapma­ları se­be­biyle lanet ettik.

وَقَو'لِهِم' إِنَّا قَتَل'نَا ال'مَسِيحَ عِيسَى اب'نَ مَر'يَمَ رَسُولَ اللَّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَكِن' شُبِّهَ لَهُم' وَإِنَّ الَّذِينَ اخ'تَلَفُوا فِيهِ لَفِي شَكٍّ مِن'هُ مَا لَهُم' بِهِ مِن' عِل'مٍ إِلَّا اتِّبَاعَ الظَّنِّ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينًا

"Allah'ın Resulü Meryem oğlu İsa'yı öldür­dük" demeleri se­bebiyle (onları lanetledik). O'nu öl­dürmedi­ler de asmadılar da. An­cak onlara benzetildi. O'nun hakkında ihtilaf edenler şüphe içindedirler. Zanna uymaktan başka onların hiçbir bil­gisi yoktur. O'nu yakinen/kesin öl­dürmediler.

فَبِظُل'مٍ مِنَ الَّذِينَ هَادُوا حَرَّم'نَا عَلَي'هِم' طَيِّبَاتٍ أُحِلَّت' لَهُم' وَبِصَدِّهِم' عَن' سَبِيلِ اللَّهِ كَثِيرًا

Yahudilerin zulmü ve Allah yolundan birçok kimseyi alıkoy­ma­ları sebebiyle, onlara helal kılınan güzel ve temiz şeyleri haram kıldık.

وَأَخ'ذِهِمُ الرِّبَا وَقَد' نُهُوا عَن'هُ وَأَك'لِهِم' أَم'وَالَ النَّاسِ بِال'بَاطِلِ وَأَع'تَد'نَا لِل'كَافِرِينَ مِن'هُم' عَذَابًا أَلِيمًا

Yasaklandığı halde faiz al­maları ve batıl yollardan insanla­rın malla­rını yemeleri sebe­biyle (de ha­ram kıldık)kâfirler için acıklı bir azap hazırla­dık" diyor. (Nisa süresi ayet 155-161)

Bunları bu hale düşüren dokuz suçtan bahsediyor.

Önce Allah'a verdikleri sözü tutmamaları.

Allah'a verdiği sözü tutmayan bir adam, Allah'ın kullarına verdiği sözü hiç tutmaz ve tutmamıştır da.

Onun içindir ki bugüne kadar işgalci İsrail, Birleşmiş Milletler'de imzaladığı hiçbir sözü Filistin'de yerine getirmemiştir.

Bu kendilerini Firavun'un köleliğinden, zulmünden kurtaran Musa aleyhisselama bile ihanet eden, onun Tur dağında kırk gün kalmasını fırsat bilerek altından buzağı yapıp tapınan (Ta-Ha süresi ayet 20/87-88), güçlü kuvvetli bir orduyla karşılaştıklarında Musa aleyhisselama "Haydi sen ve Rabbin harp edin biz de buradan seyredelim" diyen,

قَالُوا يَا مُوسَى إِنَّا لَن' نَد'خُلَهَا أَبَدًا مَا دَامُوا فِيهَا فَاذ'هَب' أَن'تَ وَرَبُّكَ فَقَاتِلَا إِنَّا هَاهُنَا قَاعِدُونَ

"Musa'nın kavmi: "Ey Musa, onlar orada kaldıkça biz oraya hiçbir zaman girmeyiz. Sen ve Rabbin gidiniz ve onlarla harp ediniz. Biz burada oturacağız" demişlerdi." (Maide süresi ayet 5/24)

Tur dağının kendilerini ezeceğini görünce "Tamam Tevrat'ı işittik" diyen ama tehlike geçince "İsyan ettik" diyenler,

وَإِذ' أَخَذ'نَا مِيثَاقَكُم' وَرَفَع'نَا فَو'قَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا آَتَي'نَاكُم' بِقُوَّةٍ وَاس'مَعُوا قَالُوا سَمِع'نَا وَعَصَي'نَا وَأُش'رِبُوا فِي قُلُوبِهِمُ ال'عِج'لَ بِكُف'رِهِم' قُل' بِئ'سَمَا يَأ'مُرُكُم' بِهِ إِيمَانُكُم' إِن' كُن'تُم' مُؤ'مِنِينَ

Hani "Size verdiğimiz (Tevrat'ı) kuvvetle tutun ve onu dinleyin" diye Tur'u tepenizin üzerine kaldırıp sizden kesin söz almıştık. "Dinledik isyan ettik" dediler. Ve küfürleri nedeniyle buzağı kalplerine içirilmişti. De ki: "Eğer mümin iseniz imanınız size ne kötü şey emrediyor." (Bakara süresi ayet 2/93)

Allah'a ve Resulü Musa aleyhisselama bile verdikleri sözü tutmayan Siyonistlerle anlaşma, antlaşma, sözleşme imzalamanın hiçbir faydası olmadığını, yukarda adını verdiğim, önsözünü Sayın Bülent Ecevit'in yazdığı kitapta, bütün sözleşmelerinin hiçbirine uymadıklarını sözleşme metinlerini, tarihlerini veriyor ve uygulamadıklarını yazıyor.