Sabır taşını yutup öyle çıkacağız tebliğ meydanına.
Çünkü haksızların arasında Hakkı tavsiye edenlerin başı beladan kurtulamaz.
Hak nedir
Hak; Kur'ân'ın adıdır. "Rabbinizden gelen bir Hakk'tır" buyuruyor Allah (c.c). (Bakara 149) Öyle olunca mana şu şekilde olur. "Hakkı/Kur'ân'ı tavsiye edenler."
Hak; doğru anlamına da gelir. "Allah'ın va'di haktır, yani doğrudur" (Yunus Süresi ayet 55) diyor Allah (c.c).
O zaman mana "Birbirlerine doğruyu tavsiye edenler, kurtuluşa erenlerdir" şeklinde olur.
Hak; bir de adalet manasına gelir. "İnsanlar arasında adaletle hükmet" diyor Allah (c.c). (Sad Süresi ayet 26) Yani insanlar kendi aralarında birbirlerine adaleti tavsiye ederler.
Hukuk, Hak'tan gelirse hukuk olur. Halktan gelirse kanun olur. Halk ise kan, can, ten, kin taşıyan bir canlı olduğundan, kanun kırbacıyla toplumlar inim inim inletilebilir.
Onun için çağdaş insan, insanların mutluluğu için Hakk'ı tavsiye eden insandır.
Ömür sermayesini verirken karşılığında iki dünyayı cennete dönüştürerek, kârlı çıkabilmek için önce iman, sonra amel-i salih, sonra Hakkı tavsiye, sonra sabrı tavsiye edeceğiz. Bak Asr Süresi.
"İmanı yok ama çok iyi insan" sözü "temeli yok ama çok iyi çatı" der gibi bir şey.
Allah'ın haklarını tavsiye etmek gerekir, kul haklarını tavsiye etmek gerekir. Kul hakkıyla Rabbim huzuruna varmamak konusunda insanlar birbirlerini uyarmalıdır.
Nefsinin de haklarını insanlar birilerine hatırlatmalıdırlar.
Sabrı tavsiye edenler kurtulmuşlardır. Allah'ı tavsiye ederseniz, yani "bir tek Allah'a kulluk edeceksiniz" derseniz, birileri karşınıza dikilecektir.
Sizi yerinizden, yurdunuzdan edebilir ve sürgüne gönderebilir. Sizi hapse atabilir. Sizi şehit edebilir, size işkence yapabilir, ekmeğe muhtaç edebilir, size her türlü dünyevi azabı tattırmaya yönelebilir. Ama bütün bunlara sabredenler, karşılığında cenneti göreceklerdir.
Ay başında yetersiz maaşı alabilmek için her gün ne zahmetlere katlanıyoruz.
İnsanları Nemrut'a kul olmaktan çıkarıp Yaradan'a kul yapmak için Hakkı söylemeye başladığında onu ateşe attılar.
İbrahim (a.s) alevi göklere varan ateşi gördüğünde Allah'a sığınmış, Allah'a güvenmiş, Rabbim de O'nun ateşini gülistana çevirivermiştir. (Enbiya Süresi ayet 69) Bu, bir sabırdır.
İbadet karşısında sabır, yasaklara karşı sabır, kâfirin bütün zulmünü gördüğü halde, Allah'ın cennetini ve rahmetini görerek, O'nun zulmüne sabretmek.
Sabretmek demek, zillet içerisinde yaşamak, boyun eğmek, sünepe sünepe dolaşmak değildir.
Sabır, izzetini korumak demektir.
Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurur:
"Cihadın en efdali zalim sultanın karşısına geçip hak sözü söylemektir." (İbn-i Mace, Sünen, K. fiten 20, Ahmet, Müsned Saidi Hudri hadisi)
Mehmet Akif Ersoy merhum, bu hadis-i şerifi şöyle dillendirmiş:
"Bir adam dursa da bir zâlim imâmın yüzüne,
Adli emretse, bu zâlim de onun hak sözüne,
İnkıyâd eyleyecek yerde tutup kıysa ona,
O mücâhid yazılır ta şühedânın başına.
Hamza'dan sonra gelen şanlı şehîd ancak odur.
Hak için can verenin pâyesi elbet bu olur.