Kabirden önce son çıkış

Ünlü türkücünün televizyon programına, Güneydoğu'dan gelen bir kız katılıyor ve orada bir türkü söylüyor.

Kızın sesi güzel ama o ünlü türkücü yerinden kalkıyor, kızı alnından öpüyor ve gözyaşlarıyla kızın babasına dönüyor ve, "Bu kızı bu şehirden götür. Burada kalır ve şarkıcı olmaya başlarsa kirletirler" diyor.

Erzurum'dan gencecik bir delikanlı… Üniversite okumak için büyük şehre geliyor ve kapitalist prof'lar tarafından komünist yapılıyor ve komünizm adına o genç, açmadan solup gidiyor.

Sam yeli/çöl rüzgârlarının estiği yerde yeşilliğe rastlamak mümkin değildir.

İnkâr fırtınalarının estiği ortamda sağlam kalabilmek de gayet zor ama o zoru yüklenmek de bizim görevimizdir.

Küllükte yetişen gülden, bataklıkta yetişen nergisten hayır gelmez.

Gül, küllükte değil, güllükte yetişirse güzeldir.

Toprak, hava, su tertemiz olursa insanlar, hayvanlar, ağaçlar ve bitkiler de güzel olur.

Rabbimiz:

"Kötü (söz, davranış ve kadın)ler kötü erkeklere layıktır. Kötü (söz, davranış ve erkek)ler kötü kadınlara layıktır. İyi (söz, davranış ve kadın)ler iyi erkeklere layıktır. İyi (söz, davranış ve erkek)ler iyi kadınlara layıktır. İşte onlar (Hz. Peygamber, Hz. Aişe ve Hz. Safvan) bunların söylediği (iftiraları)nden uzaktırlar. Onlar için mağfiret ve bol rızk vardır.(Nur Süresi ayet 24/26)"

Nefsani ve şeytani havaların estiği, tozu dumana kattığı toplumlarda temizleri dahi kirletme çeteleri kurulur ve kirliler göze batmasın diye temizler de kirletilmeye çalışılır.

Çok şükür bizim toplumumuz Müslüman olduğu için çoğunluğu tertemizdir.

"Toplumun yüzde sekseni bu fuhşu işliyor" diyenler aslında yalan söylemiyorlar.

Onlar kendi iç içe oldukları toplumdan bahsediyorlar.

Yetmiş yedi hovardadan artakalmış birHürmüz kadın bütün erkekleri aynı zannedip hepsinden almaya kalkıyor.

Ben de kendi çevremden biliyorum ki, bin kişiden biri bu türden kötülüğü yapmıyor.

Benim çevremde zayıf da olsa Rahmani havalar esiyor.

Nefsani ve şeytani havaların estiği çevrelerde "Kişinin sanatına bak, yaşamına bakma" safsatasını geliştirdiler.

"Çeşmenin güzelliğine bak, suyunun lağım olmasına bakma" der gibi bir safsata.

"Eline, beline, diline sahip ol" İslâmi eğitimiyle yetişen kadınlarımız, beline doladığı uçkurunun ucuna bile gül nakşını kondurmuş.

O güllü uçkurlar bile şimdilerde antikacılar tarafından binlerce dolara alınıp satılıyor.

Şu anda bugün en yaşlılar arasında yetmiş yıldır aynı eşiyle, birbirini kırmadan evliliklerini sürdüren beş kişi bulsanız, en az üçü hacı ve hocadırlar; diğer ikisi de yine dindardırlar.

Çağdaş eğitimle yetiştiğini iddia eden ve kendini sanatçı sayan yüz kişinin yüz kızartıcı işlerini magazin muhabirleri bile takipten aciz kalıyorlar ve çetelesini tutamıyorlar.

Rabbimiz, bu tür yüz kızartıcı suçlarda kadınla erkeği denk tutmuş ve kim yaparsa yapsın suç saymış.

"Mü'minlere söyle gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve namuslarını korusunlar. Bu onlar için daha temizdir. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarından haberdardır.