Peygamber Efendimiz, Mekke'den hicret etmiştir ama yine de bir insan topluluğunun olduğu yere Yesrib'e/Medine'ye hicret etmiştir.
Yani tenha bir yere gitmemiştir.
Yahudilerin ve Roma'nın zulmünden kaçan Hıristiyanlar gibi yeraltı şehirleri kurmamışlar. Gece dışarda ekmeklerini kazanıp gündüz uyumamışlar.
Habeşistan'a hicret edip Kral Necaşi'nin ve ona uyanların Müslüman olmasına sebep olmuşlar.
Mekke'de o kadar eza, cefa ve işkence vardır. Ama hiçbir zaman arkadaşlarına şöyle bir şey dememiştir: "Siz Kızıldeniz'in kenarına gidin veya Hint Okyanusu'nun kenarındaki mağaralara yerleşin, orada biraz koyun, biraz deve tutun; sütünden, yününden yararlanın" dememiştir.
Mekke'de işkenceye dayanamayan, daralan Müslümanlar Habeşistan'a gitmiştir.
Afrika'nın kontrolünü sağlayan koskoca bir imparatorluk o zamanlar Habeşistan.
İşte böyle bir imparatorluğun göbeğine 83tane sahabe gönderiliyor. Hicret oraya sağlanıyor.
Hicret, tebliğe dönüşüyor; ve hedeflerine varmışlar.
Efendimiz, Taif'e gitmiştir. Yani Mekke'de daraldım, bu adamların eza ve cefası canıma yetti, şöyle bir kafa dinlendireyim diye tek başına bir dağın tepesine çekilme tarafına gitmemiştir.
Mekke'den çıkmıştır, Taif'e gitmiştir ama orada beteri ile karşılaşmıştır.
Şehrin ayak takımına taşlattırmışlardır.
Oradan netice almış mıdır Almıştır.
Gayret…
Siz tohum atarsanız hayatta tarla hiç inkâr etmez.
Az verir belki, en verimsiz arazi az verir. Ama arazi verimli olacak olursa bol verir.
İslâm, görünen köy olmalıdır.
İslâmî bir yönetim halka mal olmuş bir yönetimdir.
Ve halk da her partiye göre bir partinin yaptığını öbür partinin yıktığı halk değil.
Yönetici Hazreti Ebubekir'in Emiru'l Mü'minin olmasında seçimle başa gelmesi gibi.
Kim seçimle başa gelirse gelsin, o seçilen kişi, Müslümanların sayfaları elinde, lafız ve manası gönlünde olan ve Rabbinden gelen Kitab'a göre peygamberin anladığı ve uyguladığı şekilde hareket etmekle görevlidir.
Bugün bütün dünyada başta İngiltere'de halkın kaçta kaçı devletin vazgeçilmez kriterlerini her gün okurlar mı
İslam'da ise adaletle ilgili ayetler, sosyal hayatla ilgili ayetler, kişi gelişimiyle ilgili ayetler… hem hayat bilgisi kitabıdır, hem ibadet kitabıdır, bütün hareketlerimiz ve ağzımızdan çıkan sözler kitaba uygunsa hepsi ibadettir.
Halk da yöneticiler de bir tek Allah'ın ve Rasülü'nün ayet ve sünnetlerine bağlıdırlar.
Günümüzde "Benim kriterlerime bağlı kalacaksınız" diyen binlerce put dolaşıyor dünyada.
Ömer bin Abdü'l-Aziz, 1300 yıldır, beşinci halife olarak bilinir.
Ordudaki askerlerinden birinin nasıl şehit olduğunu haber verirken küçümseme diliyle, "Bir adamcık katırdan düştü ve buz üzerinde şehit oldu" deyince, şehit askere "adamcık" dediğinden dolayı görevden alan, hilafeti zamanında Yemen'den Kudüs'e kadar en azından yirmi ülkeyi idare ederken bir gün arkadaşı Amr bin Mühacir'e
حَدَّثَنا محمد بن أحمد حَدَّثَنا عَب'د الله بن محمد البغوي حَدَّثَنا يحيى بن عثمان الحربي حَدَّثَنا بقية بن الوليد عن جعبان العبسي عن عَم'رو بن مهاجر قال قال عُمَر بن عبدالعزيز إذا رأيتني قد ملت عن الحق فضع يدك في تلبابي ثم هزني ثم قل يا عُمَر ما تصنع.