Ateşin içinden konuşan mutlu çocuk

Geçmişin en karanlık zamanlarında meydana gelmiş bazı olayları Allah (c.c) çok güzel bir üslup içerisinde Mekke insanına duyurmaktadır.

İnsan gavurlaşınca insanı nasıl yaktığından haber verir.

Mekke insanından iman edenler var ki; geçmişte zamanlarda yakan kâfir ve zalimlerin yakılan mü'min ve mazlumların halini bildirerek hendek kazıp içinde alevleri yükselince Müslümanları içine attıkları haberi, Mekkeli Müslümanları teskin etmektedir.

Yine o Mekke insanından inanmayan, zulmeden, iman edenlere işkence yapan insanlar da var.

Onları da bu Büruc sure-i celilesi tehdit etmektedir.

O günden bugüne kadar Kur'ân-ı Kerim'in bu sure-i celilesi mü'minler tarafından okuna gelmiştir.

İman ederek, amel ederek, moral bularak okuya gelmişlerdir.

Bizim sığınağımız Allah kelamıdır.

Bizim gideceğimiz yer Allah'ın huzurudur.

O'nun huzurunda hesap vereceğimize inanıyoruz.

O'nun yarattığı ten ve can ile O'na kulluk yaparak, O'nun huzuruna yine yarattığı gibi tertemiz bir şekilde varmaya çalışacağız.

Rabbimiz buyurur:

قُتِلَ أَص'حَابُ ال'أُخ'دُودِ

"Hendeklerin sahipleri geberip gitti.

النَّارِ ذَاتِ ال'وَقُودِ

Tutuşmuş ateş(le dolu hendek sahipleri)

إِذ' هُم' عَلَي'هَا قُعُودٌ

O hendeklerin etrafında oturuyorlar.

وَهُم' عَلَى مَا يَف'عَلُونَ بِال'مُؤ'مِنِينَ شُهُودٌ

Mü'minlere yaptıklarına (işkencelerine) bakıyorlar.

وَمَا نَقَمُوا مِن'هُم' إِلَّا أَن' يُؤ'مِنُوا بِاللَّهِ ال'عَزِيزِ ال'حَمِيدِ

Mü'minler, Aziz ve Hamid olan Allah'a iman etmeleri sebebiyle (kâfirler) intikam alıyorlardı." (Büruc süresi ayet 85/4-8)

Büruc süresinin tefsirinde İbni Kesir, Sevgili Peygamberimiz'den bir hadis nakleder:

Hazreti İsa'ya iman edenlere işkence eden Yahudiler, sonunda hepsini ateşte yakarak bitirmeye çalışırlar.

Annesinin kucağında, ateş çukurunun kenarına getirilen kadına kucağındaki çocuğun:

اص'بِرِي يَا أُمَّاهُ فَإِنَّكِ عَلَى ال'حَقِّ ، ثُمَّ أُل'قِيَت' مَعَ وَلَدِهَا ، قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَي'هِ وَسَلَّمَ : تَكَلَّمَ أَر'بَعَةٌ وَهُم' صِغَارٌ : هَذَا وَشَاهِدُ يُوسُفَ ، وَصَاحِبُ جُرَي'جٍ وَعِيسَى اب'نُ مَر'يَمَ عَلَي'هِ السَّلاَمُ.

هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحُ الإِس'نَادِ وَلَم' يُخَرِّجَاهُ

"Anneciğim, sabret, sen kesinlikle hak (yol) üzerindesin" der, sonra kadın da çocuğuyla beraber atılır"(Ahmed Müsned, Suheyb Hadisi, Hakim, Müstedrek, K. Tefsir, Tahrim süresi ayet 66/10)

O zamanki Yahudiler de bugünkü zalim kâfirler de, hendeklerden, uçaklardan, tanklardan, gemilerden, zırhlı araçlardan attıkları yakıcı ve öldürücü bombalarla işkence ettiklerine ve öldürdüklerine sevinirler.

Hâlbuki, Sevgili Peygamberimiz haber veriyor:

ما يَجِدُ الشَّهِيدُ مِنَ القَت'لِ إِلا كَمَا يَجِدُ أَحَدُكُم' مِن' مَسِّ ال'قَر'صَةِ

"Şehid, öldürülürken, sizden birinin karınca ısırmasından duyduğu acıdan başka bir acı duymaz." (Tirmizi, Sünen, Fezail'ül Cihad, hadis no 1769)

Yusuf aleyhisselamın güzelliğini görünce ellerini kesen Mısırlı kadınların kıssasını oku Kur'an'dan. (Yusuf süresi ayet 12/31)

Şehidin değeri, en sevdiği canını Allah yolunda vermesinden gelmektedir.

Canı veren Allah, malı veren Allah, sevdiği kullarıyla pazarlık yapıyor ve "Allah, cennet karşılığında mü'minlerden canlarını ve mal­larını satın almıştır"diyor. (Tevbe süresi ayet 111)

Birkaç ayrı sahabe tarafından rivayet edilen hadise göre Sevgili Peygamberimiz, bir gece namaz kılarken kıyamı çok uzun tutmuş ve hem ağlamış hem İbrahim aleyhisselamın ve Hazreti İsa aleyhisselamın kendi kavmi için yapığı duayı tekrarlamış. İbrahim aleyhisselamın duası:

رَبِّ إِنَّهُنَّ أَض'لَل'نَ كَثِيرًا مِنَ النَّاسِ فَمَن' تَبِعَنِي فَإِنَّهُ مِنِّي وَمَن' عَصَانِي فَإِنَّكَ غَفُورٌ رَحِيمٌ