Trafikteki tipler

Sinyal fobisi olanlar:
Sinyal vermenin "zayıflık belirtisi" olduğunu sanan bu kahramanlar, dönüş yaparken hep sürpriz yaşatır.
Arkasında giderken sürekli "Acaba bu sağa mı dönecek, yoksa mezuniyet törenine mi gidiyor" diye düşünürsün.
Şerit sanatçıları:
Onlar için şeritler "öneri" niteliğindedir.
Sağdan, soldan, hatta bazen çaprazdan gelirler.
Hedefleri belli değildir, ama inanılmaz bir özgüvenleri vardır. Navigasyon "Rota hesaplanıyor" derken, o çoktan üç araba sollamıştır.
Korna virtüözleri:
Korna onlar için bir enstrümandır. Işık yeşile döndüğü anda refleks olarak "la" notasına basarlar.
Dakikalardır sıkışmışlardır ama olsun, en azından sinirlerini müzikal biçimde ifade ederler.
Minibüs filozofu:
Sola sinyal verip sağa döner, sonra da bakışlarıyla seni sorgular: "Kardeşim, hayat bir yön değildir." Bir eli direksiyonda, diğeri sigarada.
Her an "Yolcu var mı" diye sormaya hazırdır, ister TEM'de ol, ister Mars'ta.
Hız limitine küsler:
Hız tabelaları onlar için birer süs eşyasıdır. 90 yazıyorsa, 190 yapılmalıdır.
"Ben arabayı hissetmeden yaşayamam" mottosuyla yaşarlar. Radar cezaları ise onların hatıra koleksiyonudur.
Polis görünce melek olanlar:
Normalde 120 ile giderken, 1 kilometre ötede mavi ışık görünce bir anda 70'e düşerler. Kemeri takar, telefonu bırakır, gözlüğünü düzeltir. Polis geçince ise tekrar 3 saniyede "Fast &
Furious" moduna dönerler.
Ayna ayarıyla evreni düzeltmeye çalışanlar:
Kontağı çevirmeden önce 14 dakika boyunca aynaları düzeltir, koltuğu milim milim ayarlar. Sanki uzay mekiği kullanıyor. Ama yola çıkınca o aynalara yine hiç bakmaz.