Telefonu yaşam ünitesi olan arkadaşlar

GÖRÜNTÜ: Gece yarısı, karanlık bir oda.
Sadece yüzünü aydınlatan ekran ışığı.
ALT YAZI: "43 saniyedir bildirim gelmedi. Panik başladı."
DIŞ SES:
"İnsanlık tarihinde ilk defa bir nesil, şarj kablosuyla duvara bağlı yaşıyor. Onlara göre hayat, bir ekranın ardında... Kaydır, beğen, yorum yap... Ve tekrar kaydır. Bu döngü bitmez."
Vaka 1: Melis, 27 yaşında.
İki cihazla yaşıyor. Biri ölürse diğeri hemen devreye giriyor.
Uyanır uyanmaz:
Şarj 92 Anksiyete 40.
Şarj 18'e düştüğünde:
Anksiyete 103.
DIŞ SES:
"Melis, her sabah gözünü açmadan önce ekran kilidini açıyor. Aile üyelerinin doğum günü hatırlanmaz ama Instagram hikâyeleri kaçmaz.
Gerçekten mi yaşıyor, yoksa internete mi yüklenmiş... bilinmiyor."
Vaka 2: Tarık, 31 yaşında.
Kulağında sürekli kulaklık.
Ama müzik dinlemiyor.
Sadece dış dünyayı susturuyor.
Dört sosyal medya uygulaması açık; arada hangisinde olduğunu unutuyor.
En son 2019'da bildirim almadan 10 dakika geçirmiş.
Hatırlamak istemiyor.
DIŞ SES:
"Tarık'ın beyni, titreşim hayaletleri üretmeye başladı.
Cebinde telefon yokken bile, titrediğini hissediyor.
Doktorlar buna phantom notification sendromu diyor... ama o sadece 'Galiba biri mesaj attı' diyor."
Uyku saatleri:
Normal insan: 23.00 07.00
Telefon bağımlısı: "Bir video daha, bir story daha, bir reel daha..."
Sonuç: Gözler açık ama ruh uykuda.
Sahne: Evden çıkmadan önce rutin kontrol:
Cüzdan Hayır.
Anahtar Belki.
Telefon Yok mu
Panik başlar.
Şarj azaldığında gözlemlenen belirtiler:
Terleme.
Ruhsal çöküş.
Yalan bahaneler ("Şarjım bitmişti ya, o yüzden dönemedim.") Priz arama içgüdüsü.
En yakın kafeye girip "sadece şarj için" bir kahve alma.
Tanı: Yaşam Ünitesine Bağlı.
Tedavi: Henüz bulunamadı.
Belki... bir orman yürüyüşü, belki yüz yüze bir kahkaha.
Ama en azından günde 1 saat: