MODERN aşk ekonomisinin en sevilen ürünlerinden biri: "Situationship". Yani ne tam ilişki, ne de tam yalnızlık... Tıpkı marketten alınmış "aile boyu olmayan" cips paketi gibi: Bitmeden tadı kaçıyor, ama almadan da duramıyorsun.
Bir ilişkide şu olur: Sevgililer günü kutlanır, mesajlar çiçek doludur.
Bir yalnızlıkta şu olur:
Netflix tek başına izlenir, kimseye hesap vermezsin.
Situationship'te ise: "Biz aslında sevgili değiliz ama hediye almazsan bozulurum" evresine geçilir. Yani aşk, yarım zamanlı iş gibi: Maaş yok ama motivasyon çok.
Belirtileri:
WhatsApp'ta mavi tik olur ama cevap "2-3 iş günü içinde" gelir.
"Biz neyiz" sorusu, FIFA maçındaki uzatmalar gibidir: Ne zaman biteceği belli değildir.
Instagram'da story atılır, ama caption hep şüphelidir:
"Hayat böyle güzel" (aslında sana gönderme).
Buluşmalar planlanır, ama tarih hep belirsizdir; adeta zaman ve mekan kavramı "esnek" hâle gelir.
Arkadaş toplantılarına birlikte gidilir ama el ele tutuşma yoktur; çünkü dokunma garantisi yok.
Avantajları:
Kimseye hesap vermeden kıskanabilme özgürlüğü.
İlişki statüsünü değiştirmeden kavga edebilme hakkı.
Aile büyüklerine "Sadece arkadaşız" diyebilme kolaylığı (ama herkesin yüzde yüz anlaması).
Kendi kendine "Ben özgürüm, bağımsızım" motivasyon konuşmaları yapabilme şansı.
Flört ekonomisi: Telefon faturası, kahve masrafı ve sürpriz hediyeler dengede.
Dezavantajları:
Doğum gününde hediye alınır mı, alınmaz mı
Büyük bilmece.
Tatil planı yapılır ama bilet son dakikaya kadar alınmaz.
Arkadaşlar "Ee siz şimdi sevgili misiniz" diye sorar, cevap ise Windows güncellemesi gibidir: % 68 yüklendi, lütfen bilgisayarı kapatmayın.
Sosyal medyada çift fotoğrafı yoktur; ama birlikte çekilmiş fotoğraflara bakınca kalp atmak zorunda kalırsın.
Yalnızlık ve ilişki arasında sıkışmış gibi hissetme olasılığı:
Bazı günler "Her şey harika!", bazı günler "Ne yaşıyorum ben"
Sonuç:
Situationship, aşk dünyasının demo versiyonudur.
Bir gün full sürüm çıkabilir, bir gün "Deneme süreniz dolmuştur" uyarısı verebilir.
Ama kesin olan bir şey var: