Modern ilişkilerde "Sen benimle hiç ilgilenmiyorsun" cümlesi öyle bir noktaya geldi ki, artık resmi olarak "Duygusal Enflasyon Endeksi" içine alındı. Çünkü bu cümlenin değeri, her tartışmada yüzde 300 artıyor; anlamı ise her yıl biraz daha belirsizleşiyor. Aşağıda bu efsanevi cümlenin mizahi anatomisini bulabilirsiniz.
Suçlama öncesi sessizlik: Bu cümle asla aniden gelmez. Öncesinde minimum 12 saatlik anlamlandırılamayan sessizlik, yan bakmalar ve telefon ekranını 0.2 saniye fazla kaydırmalar vardır. Partneriniz mutfakta su içmeye bile gitse: "Demek suyla ilgileniyorsun ama benimle ilgilenmiyorsun" Su Evet, artık su bile rakip.
Kanıt o larak kullanılan anlar: "Hiç ilgilenmiyorsun" savunmasına delil olarak genelde şu olaylar sunulur: - Telefonu şarjdan çektiğinde bana bakmadın. - Ayakkabımı yanlış bağladım, fark etmedin. - Çayımı karıştırırken yüz ifaden değişti. Ben buradayım ama kimse yokmuş gibi... - Artık uluslararası mahkemelerde bile böyle deliller yok.
İlgisizlik suçlamasının zamansızlığı: Bu cümle hep en yanlış anda gelir. Mesela: Market poşetleriyle kapıdasındır: "Sen benimle hiç ilgilenmiyorsun." (Aldığın brokoli bile seni son kez savunuyor.) Uykudan uyanmışsındır, gözün açılmamıştır: "Günaydın demedin, yine ilgisizlik..." Trafikte kırmızı ışık yanar: "Hah! Kırmızı ışık bile seni durduruyor ama ben durduramıyorum."
İlgilenme standartlarının her gün güncellenmesi: İlgi standartları artık yazılım güncellemesi gibi: Dün çiçek almak ilgi göstergesiydi, bugün aynı hareket "klasikleşti artık." Dün "Nasılsın" demek yeterliydi, bugün "İç sesin nasılsın" diye sorulması bekleniyor. İlgi ekonomisi dalgalı kurda.
Karşılık verilmeyen ilgi göstergeleri: Siz ilgilenirsiniz ama asla sayılmaz: "Üşürsün diye montunu getirdim." "Onu düşünmek değil bu, rutinsin..." "Aradım, ulaşamadım." "Aradın ama hissetmedim." "Gel seni bir sarayım." "Geçmiş olsun sarılması bu." NASA bile böyle kriterlerle çalışmıyor.

5